lang="tr"> BU SESE KULAK VERİN: GEÇ OLMADAN, SOKAĞA ÇIKMA YASAĞI UYGULANMALI… | Şifre Haber - Denizli Haberleri I
Site icon Şifre Haber – Denizli Haberleri I

BU SESE KULAK VERİN: GEÇ OLMADAN, SOKAĞA ÇIKMA YASAĞI UYGULANMALI…

WhatsApp Image 2020 11 17 at 13.33.40

Seval UYSAL/RÖPORTAJ

Covid-19 pozitif sayısındaki artış, PAÜ Başhekim Yardımcısı Dr. Gürbüz Akçay ve Acıpayam Belediye Başkanı Dr. Hulusi Şevkan’ın korana vakaları karşısında yaptığı açıklamalar, sık sık basına haber olan şehrin korona gerçeğini Denizli Tabib Odası Başkanı Profesör Dr. Hakan Erbay ile konuştuk. İşte anlattıkları…

-Ekim ayında “PAÜ Hastanesinde günlük 1500 test yapılıyor, ortalama 350-400 pozitif vaka tespit ediliyor” demiştiniz. Kasım ayında 2000 testten 800’ünün pozitif olduğunu söylediniz. 1 Haziran’da ise vaka sayısının yüzde 10’larda olduğunu, Denizli’nin en iyi iller arasında olduğunu açıklamıştınız. Sizce ipin ucu nasıl kaçtı?

-Muhtemelen çok hareketli geçen yaz tatilinin sonucu bu. İnsanların mart, nisan, mayıs ve haziran aylarında önlemlerden yorulmaları, sıkılmaları ve normale dönmüşüz gibi davranmalarının etkisi büyük. Önlemleri aşama aşama değil birdenbire kaldırmanın da katkısı var.

-Ancak bunlar Denizli’deki pozitif artışı tek başına açıklamaya yetmiyor. Denizli’nin diğer illerden farkı ne?

-Bu konuyu hocalarımız da konuştuk, net bir şey söylemek zor. Görünen tek bir faktör yok. Denizli’nin sanayi kenti olması, işyerlerinin 24 saat çalışması büyük etken. İnsanlar sürekli servisteler ve hareket halindeler. Bütün dükkanlar, mağazalar, AVM’ler, restoranlar ve kafeler çalışıyor. Maske ve mesafe etkisiz kalıyor. Okullar açıldı, bir sınıfta en fazla 10 öğrenci kuralına uyulamıyor, hatta öğretmenlerimizden öğrendiğimiz öğrenci sayıları daha da artmış. Bir de Denizli’de yaşayan İranlı sayısı çok, yaklaşık 15-20 bin İranlıdan söz ediliyor. Denizli’den Tahran’a direkt uçuş bile var, İran’da hastalığın çok yaygın olduğu biliniyor, bu da başka bir faktör olabilir.

BU SESE KULAK VERİN: GEÇ OLMADAN, SOKAĞA ÇIKMA YASAĞI UYGULANMALI… 7

-Şu sıra hastalığın pikini mi yaşıyoruz?

-Test sayısında artış var. Devlet Hastanesi de test yapmaya başladı. Şu anda Denizli Devlet Hastanesi ve PAÜ’de 2 bin 500’den olmak üzere günde 5 bin test yapılıyor. Yüzde 30-35-40 gibi bir pozitifle karşılaşıyoruz. Laboratuvar verileri de salgının bir plato çizdiğini gösteriyor. 10-15 gündür çok fazla artış yok ama yüksek rakamlarla plato çiziyor.

YATACAK HASTALAR ACİL SERVİSLERDE BEKLİYOR!

-Denizli’deki hastanelerin durumu ne, yatak kapasitesi, sağlık personeli ne durumda? 

-Yüzde 30-40 pozitif yüksek bir rakam. Ki bunun çoğu, hasta olarak gözükmüyor ama taşıyıcıdır, bulaştırıcıdır. Şu anda PAÜ ve Devlet Hastanesi dolu, hasta yatakları ve yoğun bakım yatakları alarm düzeyinde. Servergazi Hastanesi Pandemi hastanesi oldu. PAÜ’de enfeksiyon hastalıkları ve göğüs servisi, kardiyolojinin yoğun bakımı, Koroner bunlar hep Covid hastalarına ayrıldı. Yani yaklaşık olarak 35-40 civarında yatak. Acil servisler de ise yatacak hastalar bekliyor. Hatta bunların bir kısmı yoğun bakıma hemen alınması gereken hastalar. Önlemlerle hasta sayısı mümkün olduğunca düşürülmezse hastanelerin kapasitesi bunu kaldırmayacak. İtalya’nın yaşadığı, bir yaşın üstünde veya hastalık ciddiyetinin yüksek olduğu hastalara tedavi veremeyecek durumla inşallah kalmayız. Şimdilik hastane kapasitesi ve hasta sayısı ucu ucuna gidiyoruz. Başka iller de farklı değil, şehir dışından yatak var mı diye arayan doktor arkadaşlarımız var.

Profesör Dr. Hakan Erbay/Denizli Tabip Odası Başkanı

ACİL BİR DURUM YOKSA HASTANELERE GELMEYİN;

SAĞLIK ÇALIŞANLARI TÜKENMİŞLİK SENDROMU İÇİNDE…

-Sağlık personelinin durumu ne, yeterli mi?

-Şu anda bildiğim kadarıyla 178 sağlık personelimizin durumu pozitif. Sağlıkçılar gerçekten yoruldu ve demoralize. Hastalık yayılıyor, Türkiye çapında 70 hekimi kaybettik, durum iç açıcı değil maalesef. Topluma göre 5-6 kat risk altındalar. İşin kötü tarafı toplumun bunu umursamaz görünmesi. Bir şekilde kutlamaların sürmesi, asker, düğün, cenazelerdeki toplanmaların devam etmesi, çarşıda pazarda yoğunluk. Hastanelerdeki poliklinikler o kadar kalabalık ki, sanki normal bir gün yaşıyoruz.

Normalleşme sürecinin belirlenmiş standartlara uyulmaksızın aniden ve tümüyle gevşetilmesi ve kontrolün bireylerin inisiyatifine bırakılması ile hekimlerimiz ve diğer sağlık çalışanlarımızda yorgunluk, değersizleşme duygusu oluştu. Sağlık çalışanları, ‘Kimsenin önlemlere aldırdığı yok, böyle giderse bugün olmazsa yarın ben de bu hastalığı kapabilirim’ diye düşünüyor. Hayatı tehdit eden, tedavisi henüz bulunmamış tehlikeli bir hastalıkla ön cephede hayatı pahasına mücadele ederken önlemlerin uygulanmasına karşı duyarsızlaşma ve boş vermişlik, şiddet ve hekim karşıtlığı gibi algılanan yasa tasarılarının gündeme getirilmesi hekimlerimizde bir tükenmişlik sendromuna yol açmaktadır. Sağlık personelinin neredeyse hasta hasta çalışmasına zorlayacak kadar psikolojik yük geliyor. Bu bir meslek hastalığıdır, böyle kabul edilmesini istiyoruz. Türkiye bugüne kadar kaybettiğimiz 70 doktora meslek hastalığı maaşı bağlamayacak bir ülke midir? Ben toplumdan özellikle rica ediyorum. Gerekmiyorsa, acil bir durum yoksa lütfen hastanelere başvurmayın. Hastalığın hastanelerden yayılma hızı daha çok. Ek personel alımı yapıldı, şu anda ucu ucuna yetişiyor. 178 sağlık personelimiz pozitif, her an başka personelimiz hasta olabilir.

ŞU ANDA CİHAZLARIMIZ YETERLİ DURUMDA…

-Hastalık neden aynı seyri göstermiyor, kimi ölüyor, kimi ağır hasta oluyor, kimi ayakta atlatıyor. Bunun bir açıklaması var mı?

-Bu hastalıkla ilgili birtakım mekanizmalar var. Kişisel genetik yapılarımız farklı. Virüsün tutunabildiği tutkaç diyebileceğimiz reseptörler insandan insana farklılık gösteriyor. Bağışıklık sisteminde farklı yapıların olması. Bir de yandaş hastalıklar ek hastalıklar, diyabet, akciğer hastalıklar etkili oluyor. Burada izin verirseniz şunu açıklayayım; bulaş bize sanıldığı gibi dışardan uzaktan değil, en yakınlarımızdan geliyor.  Aile bireylerinden, işyerlerimizdeki arkadaşlarımızdan. Bu nedenle özellikle aile içinde genç bireylerin yaşlı ziyaretlerini kesmeleri ve işyerlerinde maske mesafe ve hijyen koşullarına titizlikle uyulması gerekiyor.

-Yeterli sayıda test yapılabiliyor mu? Kendinden şüphe eden kolaylıkla teste ulaşabiliyor mu?

-Ulaşıyor, bununla ilgili sorun yok.

-Hastanelerde cihaz yetersizliği var mı? Watsap gruplarında bu tür paylaşımlar var. Mesela ventiletör gibi…

BU SESE KULAK VERİN: GEÇ OLMADAN, SOKAĞA ÇIKMA YASAĞI UYGULANMALI… 8

Hastaneler, yoğun bakımlar dolmuş durumda. Ventiletörler yoğun bakımlarda tam solunum yetmezliği için ileri düzeylerde kullanıyor. Bunun yanında kullandığımız başka cihazlar da var. Hafif solunum yetmezliği için olan cihazlar var, orta düzeyde cihazlar var. Şu anda çok yetersiz diyemeyiz, Bakanlık da bu konuda duyarlı ve gereken cihazları gönderiyor.

KENDİ İSTEĞİYLE AYRILDIĞINI SÖYLEDİ

-PAÜ Hastanesi Başhekim Yardımcısı Gürbüz Akçay yaptığı bir paylaşım nedeniyle görevinden alınması ya da istifa etmek zorunda kalmasını nasıl değerlendiriyorsunuz?  

-Ben kendisiyle ve idarecilerimizle görüştüm. Gürbüz Bey; annesi ve yeğenleri hastalandıktan sonra bir arkadaş grubunda paylaştığı duygusal bir mesaj dışarıya sızınca işin büyüdüğünü ve kendisinin de bundan üzüntü duyduğunu söyledi. İdarecilerle ve Rektör beyle (benim içeriğini bilmediğim şekilde) görüştüğünü, hastaneyi zor durumda bırakmamak ve annesiyle ilgilenmek için kendi isteğiyle, başhekim yardımcılığı görevinden affını istediğini aktardı. Israrlarıma karşın, “Benimki kişisel, herhangi bir kimseye alınganlığım yok, ben kendim görevimden ayrıldım” dedi. Aslına bakarsanız mesajı haklı. Bizim söylediklerimizi söylüyor.

SOKAĞA ÇIKMA YASAĞI UYGULANMALI…

-Acıpayam’ın doktor Belediye Başkanı Hulusi Şevkan’ın yaptığı açıklamadan  anlıyoruz ki, insanlar yakında sokaklarda ölmeye başlayacak. Ne yapılmalı? Sokağa çıkma yasağı mı, okulların kapanması mı? Nedir öneriniz?

BU SESE KULAK VERİN: GEÇ OLMADAN, SOKAĞA ÇIKMA YASAĞI UYGULANMALI… 9

-Birincisi; Bireysel önlemlere dikkat edelim. Maske-mesafe hijyen. Okula giden çocuklu aileler büyüklerini ziyaret etmesinler. Sanıldığı gibi yabancıdan bulaş olmuyor, aile bireyleri dışardaki ilişkilerine çok dikkat etsinler, özellikle işyerlerinde çok dikkatli olsunlar.

İkincisi; Bugüne kadar birçok sağlık çalışanını ve yakınlarımızı kaybettik. Onları virüsün bulaşma riskini azaltamadığımız için kaybettik. Boşuna mı ölmüş oldular? Herkes düşünmeli ve bundan ders çıkarmalı. Adeta sokağa çıkma yasağı varmış gibi yaşamalı. Üçüncüsü; kurumların, işyerleri de dahil olmak üzere valiliğin, hükümetin, devletin alması gereken önlemler var. Vatandaş tüm önlemleri kendi sağlayamaz. Okula ve işyerine gitmek, servise binmek, çarşıda pazarda işini yapmak zorundaysa bulaş bir şekilde devam edecek. Hareketliliğin bir şekilde kısıtlanması gerekiyor. Salgın biliminin gerekleri açısından birinci kural; hareketliliğin kısıtlanması, evden çıkma yasağıdır. Şehirlerarası ve ülkelerarası hareketliliğin durdurulmasıdır. Mümkünse, 15 gün işyerleri de dahil sokağa çıkma yasağı ilan edilmeli. Okullar tatil edilmeli.  Denetim artırılmalı. Kişiler resmi makamların bu işi ne kadar ciddiye aldığını görüp ona göre davranıyorlar. Ciddiymiş gibi değil, “şu saatler arasında 65 yaş üstü vatandaşlar sokağa çıkmasın” deyince vatandaş çok da önemli değilmiş gibi davranıyor.

Exit mobile version