Bülent Öztürk Yazdı…/Sahip Çıkamadığın Hiçbir Şey, Asla Senin Değildir…/
100 yaşına girdik; ilk dalyaya ulaştık ya…
Cümbür cemaat cumhuriyete güzellemeler yazmak için herkes adeta yarışır halde…
Hepsine ‘alkış- 👏’ emojisi gönderiyorum buradan…
Özellikle de sosyal medya ortamını bir mücadele aracı olarak görüp birkaç satır karalayarak veya ekranlarda ahkâm keserek, vicdanını rahatlatan, tepki eşiği klavye tuşlarıyla sınırlı ‘güzellemecilere’ seslenmek istiyorum.
Yani…
Dinin…
Devletin…
Ve Cumhuriyetin sahibi olduğunu (bugün ve gelecekte fark etmez) iddia edenlere seslenmek istiyorum…
Hem de hiç kıvırtmadan, tam ortadan ve yüksek sesle…
Birincisinden başlayalım…
- Dinimizi ticarete, özellikle de siyasete alet ederek insanları samimi inanç ortamından uzaklaştırarak, ardından da “Gençlerimiz deist oluyor” diye feryat ederek mi dinimize sahip çıkacaksınız?
- İslamiyet’in akıl, bilim ve ahlak üzerine kurulu bir din olduğunu bildiğiniz halde insan eliyle kutsallaştırılmış, Allah’ın verdiği akla değil de cebine ve elde ettiği güce tapınan tarikat şeyhlerinin peşinden giderek mi dinimize sahip çıkacaksınız?
- Allah’ın adını ve onun kitabı olan Kur’an-ı Kerim’i mesajlarını ağzınızdan düşürmeyip maddi, manevi ve siyasi çıkarlarınız için her türlü yalanı, riyayı ve zinayı kendinize mübah görerek mi dinimize sahip çıkacaksınız?
- Kendisini samimi dindar ve cumhuriyet sevdalısı Müslüman olarak tanımlayıp da ‘haksızlığın karşısında susan dilsiz şeytandır’ sözünü dilinden düşürmeyen, buna rağmen Atatürk’ün adını yıllardır ağzına almadan Cuma Hutbeleri hazırlayan, 100. yılda bile bunu çok gören hak yiyicilere karşı ‘çıt’ çıkarmadan mı dinimize sahip çıkacaksınız?
- ————–
Gelelim “Devletin sahibi biziz” deme gafletinde bulunanlara…
- Yeri geldiğinde binlerce yıllık Türk devletleri tarihimizle gurur duyup, bu Türk devletlerinin hangi durumlarda darbeler yediğini, hasar aldığını ve yıkıldığını unutarak mı, devletimize sahip çıkacaksınız?
- Devletle-hükümet arasındaki farkı çok iyi bildiğiniz halde, tüm milletin sahibi olduğu devlet olanaklarıyla saltanat sürüp, milletin bir kısmını dışlayarak her türlü adaletsizlik, eşitsizlik ve nifak ortamını yaratarak mı devletimize sahip çıkacaksınız?
- Devleti geçici olarak yönetmek üzere halk tarafından seçilmiş olduğunuzu unutarak, devlet olmanın tüm değerlerini ve organlarını kendi çıkarlarınız doğrultusunda kullanarak mı devletimize sahip çıkacaksınız?
- Kökleri ve kökenleri ile tüm dünyanın en zengin ve zamana meydan okuyan dili, devlet olmamızın da temel dayanaklarımızdan biri olan Türkçemizin, Arapçaya teslim edilmesini dışarıdan seyrederek mi devletimize sahip çıkacaksın?
- Hepsinden önemlisi ‘her ne pahasına olursa olsun iktidarda kalma’ hırsı yüzünden toplumun her kesimine yönelik olmazsa olmaz temel hizmet kuralları hiçe sayılarak, sadece kendi destekçilerine göre işleyen bir devlete, yani parti devletine dönüştürerek mi devletimize sahip çıkacaksınız?
- —————-
‘Cumhuriyete sahip çıkıyorum’ diyenlere gelince…
Aslında herkesin bildiği o kadar çok şey var ki yazılacak… Ama ben sadece birkaç örnek vermekle yetineceğim…
- Atatürk’e ve Cumhuriyet değerlerine saldırıldığında, bulunduğun mevki ve makamı kaybetme korkusuyla sessiz kalmakla mı cumhuriyete sahip çıkacaksınız?
- Atatürk’ü ve onun kurduğu cumhuriyeti anlamak yerine, içki masalarında ‘dil mezesi’ olarak kullanıp, ahkâm keserek mi sahip çıkacaksınız?
- Özelleştirme bahanesiyle ülkemizi bugünkü ekonomik bağımsız seviyesine getiren yüzlerce cumhuriyet kazanımı kamu kuruluşu satılırken, hiçbir yasal protesto hakkını kullanmadan oturarak mı cumhuriyetimize sahip çıkacaksınız?
- Cumhuriyetin temel taşlarından biri olan eğitim sistemi yerle bir, okullar tarikatlara teslim edilirken, üstelik çocuklarınızı o okullara göndermek için yarış ederek mi cumhuriyete sahip çıkacaksınız?
- Andımız yasaklanırken, birçok resmi kurum ve kuruluşun tabelalarından T.C ibaresi kaldırılırken sessiz kalarak mı, cumhuriyetimize sahip çıkacaksınız?
- —————–
Diyeceğim şu ki…
Sessiz sedasız, bilinçli veya bilinçsiz bir şekilde birçok taş yerinden oynadı, oynatıldı…
Kara bulutlar, kafamızın etrafında fır fır dönmeye başladı…
Dindar ve samimi Müslümanlar…
Parti devleti haline dönüşmenin, bu ülkenin geleceği için bir felaket olacağını anlamak zorunda olan her partiden siyaset adamı ve her düşünceden bürokratlar…
Demokrasiyle bezenmiş Atatürk Cumhuriyeti’nin değerini bilmezsek eğer, sonumuz Ortadoğu bataklığına sürüklenmiş ülkelerden biri olmaktır…
İşte o zaman son pişmanlığın fayda etmeyeceğini algılamak zorunda olan biz, yani Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olarak hepimiz…
Dinimize de…
Devletimize de…
Cumhuriyetimize de hak ettiği şekliyle sahip çıkmak zorundayız…
Sahip çıkmak demek, sahip olduğumuz şeyi elimizden almak isteyenlere karşı direnmek…
Korkmadan, yılmadan, boyun eğmeden mücadele etmek demektir…
Çünkü tarih bize sahip çıkamadığımız şeyin, bizim olmaya devam etmediğini defalarca göstermiştir.
Sahip çıkamadığımız şey ise asla benim, senin, bizim değildir…
İçindekiler
————————————
*Not: Başlıkta kullanılan ‘nah’ kelimesi ‘imkansızı vurgulayan’ olumsuzluk ‘ünlemi’ olarak yazılmıştır… Hakaret içeren ‘Nah Hareketi’nin anlamıyla alakası yoktur… (bülent öztürk)
- bülent öztürk bülent öztürk bülent öztürk bülent öztürk bülent öztürk