Denizli Sağlık Platformu üyesi meslek odaları ve dernek temsilcileri adeta feryat ettiler ve “ Ne yazık ki yaşatılanlara bakıldığında, sağlık sistemini yönetenlerin mantığının düzgün çalışmadığı açıkça ortadadır” diye tepki gösterdiler.
Denizli Gazeteciler Cemiyeti’nde gerçekleştirilen basın toplantısına Denizli Tabip Odası, AHESEN- Aile Hekimliği Çalışanları Sendikası, DAHED- Denizli Aile Hekimleri Derneği, TAHUD- Türkiye Aile Hekimleri Uzmanlık Derneği Denizli Şubesi, Hekim Birliği Sendikası Denizli Şubesi, Genel Sağlık İş Sendikası, SES-Sağlık ve Sosyal Hizmet, Emekçileri Sendikası Denizli Şubesi, Türk Sağlık Sen, Birlik ve Dayanışma Sendikası, Denizli Diş Hekimleri Odası ve Denizli Eczacı Odası başkan ve temsilcileri katıldılar.
Tüm Denizli Sağlık Platformu adına basın açıklamasını Tabip Odası Başkanı Prof. Dr. Fazıl Necdet Ardıç okudu ve açıklama da yaşan an sorunlar ve tepkiler şu şekilde dillendirildi:
Hukuki durum sürdürülemez durumdadır…
Yeni Sağlık Bakanı’nın kişisel inisiyatifi ile yürürlüğe giren yönetmeliğe karşı tepkimizi Kasım ve Aralık aylarında günlerce iş bırakarak göstermiştik. Arka arkaya gelen olaylar haklılığımızı ortaya koymuştur.
Yönetmeliğin vereceği zarar o kadar belirgindi ki, Aile hekimlerinin sözleşme imzalamayacağından korkan bakanlık sistem üzerinde oynayarak aralık ayında kendi koyduğu kuralları uygulamamıştır. Fakat hukuki durum sürdürülemez düzeydedir. Sağlık çalışanlarına 3-5 kuruş fazla ödeme yaparak bizleri ve toplumu kandırabileceklerini sanmaktadırlar.
Aile Hekimliği Sistemi İflas Etmiştir…
Sorun, sadece sağlık çalışanlarının hak ettikleri ücretti alması değildir. Aile Hekimliği sistemi tamamen iflas etmek üzeredir.
Geçim kaygısına düşen geniş kesimlerin Aile Hekimliği Sistemi’ndeki sorunlarla nasıl olsa ilgilenmeyeceği düşünerek sorunlar halının altına süpürülmektedir.
Konuyu bilmeyenler için burada tekrar ifade edeyim. Türkiye’de Aile Hekimliği sistemi masraflar için devletin cari ödenek verdiği bir tür yarı özel taşeron sistemidir.
Devlet sözleşme imzalayan hekime, çalışacağı yeri bulması, harcamalarını kendi yapması, yanında çalıştıracağı kişileri işe alması yani Aile Hekimliği Merkezini kurup yönetmesi yükümlülüğünü verir. Harcamaları içinde belli kriterlere göre aylık bir cari ödenek tahsis eder.
Enflasyonun %63 olduğu 2023 yılında, 2024 için bu ödeneğe memur maaşları ile birlikte ikiye bölünerek yaklaşık %26 artış uygulanmıştı.
Yalan enflasyonun bile %44 olduğu 2024’den 2025’e girerken
Asgari ücretin %30, Doğalgazın %34, elektriğin %38 arttığı, kira artışlarının ne olacağı bilinmediği, birçok mülk sahibinin %100 artış istediği bir ortamda,
Kendi bütçesinde yeniden değerleme oranını bile %43 yapan devletimiz bu cari ödeneği ne kadar arttırmıştır biliyor musunuz?
Tam %11.
Sağlık sistemini yönetenlerin mantığı düzgün çalışmamaktadır…
Doğru dürüst maaş ödeyemediği için sağlık çalışanlarını fakirleştirmesinden bahsetmiyoruz, daha beteri kendi görevi olan temel sağlık hizmetlerinin sürdürülmesi için gerekli kaynağı ayırmayarak buraların kapanmasının yolunu açmasını söylüyoruz.
Şu an sağlık sistemini yönetenlerin mantığı düzgün çalışmamaktadır.
Ne bekliyorlar merkezlerin masraflarını çalışanlar kendi ceplerinden mi ödesinler ya da şehrin dışına daha ucuz bölgelere mi taşınsınlar, doğalgaz elektrik, su harcamasınlar, temizlik personeli çalıştırmasınlar, bakım onarım yapmasınlar mı?
Sadece Aile Hekimliği değil…
Aile hekimleri için çıkarılan yönetmelik sağlık sisteminin yapısal sorunlarını Aile Hekimlerinin sırtına yükleyerek Aile Hekimliği sistemini bir çıkmaza sürüklemeye adaydır demiştik, bütçe ile ortaya çıkan cari ödenek krizi bir anda aile hekimliği sistemini iflas noktasına taşımıştır.
Bu davranış şekli sadece aile hekimliği için geçerli değildir. Devlet hastanelerinde, üniversitelerde sorunlar dağ gibi yığılmıştır. Sağlık bakanlığı için hastalar sadece doktorun yüzünü görüp reçetesini alsın yeterlidir. Sistem aksıyormuş, hastalarla doktorlar arasında güven ilişkisi kurulamıyormuş, kaliteli sağlık hizmeti verilemiyormuş, kişilerin cebinden yaptığı sağlık harcamaları yükseliyormuş, şiddet artıyormuş umurunda değildir.
Bizler…
Her gün şiddet tehdidi altında çalışıyoruz
Parça parça her ay belirsiz bir gelire mahkûm ediliyoruz
Emeklilik haklarımız bizi ölene kadar çalışmaya zorluyor
Her gün insan haklarına aykırı bir iş yüküyle boğuşuyoruz
Hastalarımıza 5 dakika ayırmak zorunda bırakılıyoruz
Zorla Sağlık hizmetinin doğasına aykırı bir şekilde vardiyalı çalışmaya zorlanıyoruz
Geçici görevlendirmelerle oradan oraya savruluyoruz
İlk güçlü depremde yıkılacak binalarda hastalarımızla beraber ölümü bekliyoruz
Yöneticilerinin nobran tavırları nedeniyle işyerlerimizde huzur kalmadı
Üniversiteler sürekli bir borç yükü altında eziyorlar
Tıp Doktoru, Öğretim Üyelerinin özlük hakları yetiştirdikleri öğrencilerin gerisinde
Tıp eğitiminin kalitesiyle ilgili hiçbir kaygıları yok
Uzmanlık eğitimini içinden çıkılmaz hale geldi
Ülkemizin en başarılı öğrencilerinin iyi eğitim alma haklarını ellerinden aldılar
Birileri kalitesiz bol miktarda doktor yetiştirilsin diye elinden geleni yapıyor
İşi bırakma kararı alınmıştır…
Bu yüzden sağlık örgütleri merkez yönetimleri Ankara’da yapılan toplantıda 6-10 Ocak tarihleri arasında Aile Hekimliklerinde, 8 Ocak’ta da bütün devlet ve üniversite hastanelerinde iş bırakma kararı almıştır.
Denizli Sağlık Platformu olarak bu haftayı Sağlık Sistemi’nde yaşanan sorunları kamuoyu ile paylaşabilmek ve sorunların çözümlerini paylaşabilmek için fırsat olarak görüyoruz.