Aydem Enerji Yönetim Kurulu Başkanı Ceyhan Saldanlı, 40 yıllık deneyimiyle; iş kurmak isteyenlere ve girişimcilere yönelik tavsiyeleri, başarıyı sürdürülebilir kılmak için yapılması gerekenleri ve gelecekle ilgili hedeflerini, özel röportajımızda okuyucularımızla paylaştı.
40 yıllık yatırımcı deneyimlerinize dayanarak iş kurmak isteyenlere tavsiyeleriniz nedir?
Öncelikle kendilerine hedef koymaları lazım. Hedefi olmayan kimse bir yere varamaz. Gemi her rüzgârda yer değiştirir ve bir limana varamaz. İş kurmak isteyen kişinin de bir hedefi olmalıdır ve gideceği yönde de kararlı ve azimli olmalıdır.
Okulda ve hayatta başarılı olanlar arasında bir fark vardır. Her okulda başarılı olan hayatta başarılı olamaz. Başarılı olmanın yolu, azimdir ve kararlılıktır. İnsanlar okulda başarılı olmayı bir amaç ediniyorlar, okul başarısı bittikten sonra sanki hayat başarısı da bitti sanıyorlar. Okul başarılı bitince her şeyin kendi ayaklarına gelmesini istiyorlar. Hâlbuki hiçbir zafer, gümüş tepside sunulmaz. İsteyeceksiniz ve gereğini yapacaksınız, başarı kimsenin ayağına gelmez. Yılmamak lazım, hayatta çeşitli engeller çıkabiliyor ve değişen şartlar olabiliyor ama yine de hedefe doğru yürümek gerekiyor. Eğer önünüze bir amaç koyuyorsanız azminiz, hedefinizin zorluğuyla ilişkili olacak. Atatürk’ün bir sözü var; “Dinlenmemek üzere yürümeye karar verenler, asla ve asla yorulmazlar” aynı bu sözdeki gibi yorulmamak lazım.
Menzile varanlar, hedefi olanlardır. Her arayan bulamayabilir ama bulanlar arayanların arasından çıkar. Hayata baktığımda; okulda başarılı olanlar, işte başarılı olamıyor çünkü insanlar, risk almıyor. İnsanlar risk ve hedeften korkuyorlar. Yarışa girmeden kazanma ihtimali yoktur, yarışı kaybetsen bile girmemekten iyidir.
İşi kurdu, azimli de… Bu başarıyı sürdürülebilir kılmak için ne yapmalı girişimci?
İş kurmak ve sürdürmek için azim tek başına yeterli değildir. İşinizi sürdürmek için donanım sahibi olmanız gerekiyor. Kendinize çok güvenip azimli olsanız bile yeterli donanıma sahip olmak zorundasınız; aksi takdirde bir yere varamazsınız. Hedefinizle orantılı olarak donanımınızın olması gerekmektedir. Bu sebeple çalışmak lazım ve kendinizi tanımanız lazım. En önemli donanım, bilgidir. Yani yapacağınız işi bilmeniz lazım, proje yapmanız lazım, nelere ihtiyacınız olduğunu bilmeniz lazım. Sürdürebilir olmanız için de rakiplerinizden daha iyi bilmeniz gerekir. Bilgi derken de; herkesin bildiğini bileceksiniz ve buna ek olarak bilmediklerini de bileceksiniz. Bunlara da yenilikle, inovasyonla ve ARGE ile ulaşabilirsiniz. Bilmediğiniz iş, bir maceradır. Bilmediğiniz halde biliyor sanıyorsanız sonuç hüsrandır. Hayatta çok sık rastladığım durumdan biri de şudur; kişi bildiği halde bildiğini bilmezse o da kendini girişimden ve cesaretten alıkoyar, onun da sonucu ve faydası olmaz. Sonuç olarak hem donanımınızın olması lazım hem de bildiğinizi bilmeniz lazım.
Genellikle kazananlar, yenilikleri yapanlardır. Karşı tarafın bilmediğini bilenlerdir. Başkasını takip etmek, bir yöntemdir ama birinci olamazsınız sadece takip edebilirsiniz. Takip ettiğiniz doğru bir insansa mesele yok. Örnek vermem gerekirse ben bir keresinde gece çok geç saatte araba kullanıyordum. Karanlıkta öndeki arabayı takip ediyordum. Aniden tekerleğin sesi değişince bir tarlaya girmek üzere olduğumu fark ettim ve direksiyona zor bir şekilde hâkim oldum. Meğerse takip ettiğim araç, tarlaya girmişti. Yani herkesi de takip etmeyeceksiniz.
Tek başına bilgi yeterli değildir. Doğru, dürüst ve etik olmak, sizi doğru yerlere getirecektir. Bir büyüğüm işe girerken bir tavsiyede bulundu. “Hile yapmak, para kazanmak için bir yöntemse insanın en büyük hilesi, dürüstlüktür” dedi. İnsanları bir kere kandırırsınız. Yalancının mumu yatsıya kadar yanar gibi doğru bir sözümüz var. O halde düzgün olacaksanız ve onu sürdüreceksiniz. Aksi halde ne bir çalışacak arkadaş, ne de bir müşteri bulamazsınız; çünkü herkes kendine göre akıllıdır ve herkes kendi çıkarını takip eder. Siz nalıncı keseri gibi hep kendinizden yana yontarsanız ve dürüst davranmazsanız başarılı olamazsınız. Ben bunu başarının şartlarından biri olarak görüyorum. Bilgili olmak ve doğru olmak yeterli mi? Hayır değil. Ekip çalışması da şarttır. Bir elin nesi var iki elin sesi var. Örneğin eğer büyük bir denizi geçecekseniz, size büyük bir gemi lazım; haberleşebilen, aynı dilden konuşan iyi çalışanlar ve ekipler lazım. Ancak bunlara sahip olursanız, büyük denizleri geçebilirsiniz. Tek başınıza bir iş yapacaksanız, sandal kullanabilirsiniz ama onunla da varacağınız yer bellidir.
Diyelim ki ekip çalışması yapıyorsunuz, ekibi seviyorsunuz, dürüstsünüz, yeniliklere açıksınız, her konuda da deneyiminiz var ama başka ne lazım? Müşteri memnuniyeti, ekibin memnuniyeti ve paydaşların memnuniyeti lazımdır. Bunların tamamı bir araya gelince iş hayatında sürdürülebilir başarıyı yakalarsınız. Bunu Aydem isminden hatırlayabilirsiniz. Aydem ’in açılımı; Azim, Yenilikçilik, Dürüstlük, Ekip ve Memnuniyet. Buradan yola çıkarsanız hiç unutmazsınız ve hatırlarsınız. Bunların bir tanesi olmadığı zaman zincirin halkaları gibi diğerlerinin sağlam olması bir işe yaramaz. Dolayısıyla bir arada olması gereken şartlar olarak görüyorum ben bunları.
Girişimcilik yolculuğunda başarı kadar başarısız olunan zamanlar da olabiliyor. Başarısız olduğunda ne yapmalı girişimci?
Azim dediğim şey, diretmeyi gerektirir. Başarısızlık gibi çeşitli engeller çıkar. Ama siz, her zaman elinizden geleni yapacaksınız, elinizden gelen işler gibi daha başka ne yapabilirim diye düşündüğünüzde, yeni yapılacak şeyler çıkacaktır. Problem çözeceksiniz, çözümsüz problem olmadığını göreceksiniz. Ama her şeye rağmen bir öğrencinin, tüm notlarının tam not olamayacağı bellidir. Bazı noktalardan, düşük not alabilirsiniz veya yeteneğiniz yeterli değildir. O dersleri bilerek hedef seçmek lazım yani kendinizi tanıyarak hedef seçmeniz lazım. Düşünce düşünmeyeceksiniz, düşmeden düşüneceksiniz. Bütün bunlara rağmen düşerseniz, başarının düşmemek değil düştüğü yerden kalkmasını bilmek olduğunu göreceksiniz. Eğer mümkünse bir avuç kum alıp kalkacaksınız; yani krizlerden fayda çıkartmayı bileceksiniz. Hayat krizlere sahne oluyor bazen. Düz bir hayat yok, gecesi var, gündüzü var, böyle zamanlarda dayanıklı olmak lazım. Sabah nasıl olsa gelecek yani sabahın geleceği belli ama belli olmayan şey, siz onu görecek misiniz yoksa göremeyecek misiniz? Değişim kaçınılmaz, değişime ayak uyduracaksınız. Değişimden muaf kalmak, mümkün değil. Bir tarlanız olduğunu düşünün, ekmiyorsunuz biçmiyorsunuz. O tarlaya bakmazsanız, değiştirmezseniz değişimi yönetemezseniz. Orada otlar çıkar, dikenler çıkar ve şartları bozulur. Ama ona bakarsanız, ilgilenirseniz mümbit bir arazi haline getirebilirsiniz ve meyveleri alabilirsiniz. Hangisinin olacağına dair kararı, siz vereceksiniz. Değişmeyen tek şey değişimdir diyorlar. Bizim amaçlarımıza ters gelen, amaçlarımıza ulaşmamızı engelleyen değişimlere risk diyoruz. Amaçlarımıza yardımcı olan değişimlere ise gelişim diyoruz, fırsat diyoruz. Akıllı bir insan; yani yaptığı işi iyi bilen bir insan, işindeki fırsatları bilir, kovalar ve kullanır. Aynı zamanda da risklerden de kaçınır. Risk diye bir şey var, başarının şartlarından biridir. Bir işe girerken neyi kazanabilirim, neyi kaybedebilirim diye düşünmek lazım. Her riskin bir anatomisi vardır. Örneğin bir binanın yıkılmama riski, depremlerden veya doğal afetlerden etkilenmeme riski vardır. Hangi binayı, hangi zemine yapacaksın? Bunun gibi… Sigorta yaptırmak riski engellemez sadece zararları telafi eder. Sürdürülebilir iş için risklere karşı hazırlıklı olacaksınız. Biz şirketlerimizde risk komiteleri kuruyoruz. Sadece bu konuya odaklanan çalışanlarımızın rapor hazırlayarak önerilerde bulunmasını ve bunlara karşı tedbir alınmasını sağlıyoruz.. Bilimin gereklerini yapmak lazım,.
12 bin çalışanı olan bir Holding yönetiyorsunuz, gelecekle ilgili hedefleriniz Neler?
Hedeflerimiz için yürüyüşe devam. Hayat devam ettiği sürece ulaşabileceğimiz şekilde yürüyeceğiz. Biz istiyoruz ki bir faydamız olsun, bu dünyaya kalıcı faydalar bırakalım. Geride kalan sistemlerimiz var olsunlar ve fayda üretmeye devam etsinler.
Ve, düşünüyorum ki hayat değerli, sonsuzdan gelen sonsuza giden bir hayat… Bu geniş zamanın içerisinde bizim şahit olduğumuz zaman dilimi çok küçük. Bu kadar geniş bir evrende, bizim bulunduğumuz mekân çok küçük. Gideceğimiz çok yer yok ama hayat bu, sınırlı olduğu için değerli. Sınırlı olmasa, değeri kalmaz yapacağın işin. Bugün de yaparsın, 10 yıl sonra da yaparsın ama sınırlı olduğu için bu hayatı iyi kullanmalıyız. Ben onu yapmaya çalışıyorum. Hayatı iyi kullanmanın tanımı nedir; başarmak, faydalı olmak ve değer yaratmak… Burada baki kalan, kubbede bir hoş seda yaratmakmış.
Fani insanlarız, uzun ömre sahip değiliz. Hiçbir şeyin sahibi değiliz, yöneticisiyiz… Bunun bilincinde olarak hareket ediyoruz. Ne birbirimizi kırmaya, ne de yanlış hareket yapmaya gerek yok. Ben bu amaçlar doğrultusunda mücadelemden mutluyum, iyi sonuçlar aldığımı düşünüyorum. İyi insanlarla çalıyoruz ve herkes bu doğrultuda yararlı olmaya çalışıyor. Ekipler aynı doğrultuda çalışırsa başarılamayacak bir şey yok, nitekim başarıyoruz. Bundan da çok mutluyum.
Kaynak: Aydem Perakende/ e-bülten