• Güncelleme: 16:47:34 - 26 Haziran 2025
  • Yayınlama: 16:25:51 - 26 Haziran 2025

Askon Demir Yönetim Kurulu ve Denizli Sanayi Odası Meclis Başkanı Okan Konyalıoğlu, 4 kişilik ekip arkadaşlarıyla birlikte 14 Nisan-02 Mayıs tarihleri arasında Çin’e gerçekleştirdiği iş geziyle ilgili izlenimlerini, “Nasıl Bir Ekonomi Gazetesi”nde 3 gün süren seri köşe yazılarıyla kaleme aldı.

Denizli’nin ve Türkiye’nin önemli yatırımcılarından biri olan Konyalıoğlu’nun, Çin’in dünyayı anlama ve oyun kurucu olma yolculuğuna yönelik önemli gördüğümüz tespitlerini, Denizli’deki şirketlere de katkı koyabileceği düşüncesiyle ŞİFRE HABER olarak aynen yayınlamaya karar verdik.

OKAN KONYALIOĞLU/ ASKON DEMİR YÖNETİM KURULU BAŞKANI

Özellikle Çin de yatırımı olan veya Çin’e yönelik ticari hedefleri olan iş insanlarının ve şirket yetkililerinin bu köşe yazısı dizisini bir solukta okuyacaklarına inanıyoruz.

Son yıllarda gerçekleştirdiği ekonomik, teknolojik ve yapısal dönüşümlerle küresel ekonominin oyun kurucularından birisi haline gelen Çin’i, Denizli’den geçen sene olduğu gibi bu yıl da firmamızdan 4 kişilik bir ekiple 14 Nisan-02 Mayıs 2025 tarihleri arasında ziyaret ettik. Bu yıl farklı olarak bir arkadaşımız turumuza Yeni Delhi/Hindistan’dan başladı ve toplamda 3 hafta boyunca Yeni Delhi, Pekin, Guangzhou, Shenzhen, Nanjing, Xinxiang ve Jinan illerinde fuar ve firma ziyaretlerimizi gerçekleştirdik.

Yeni Delhi’de Hindistan’ın en büyük ev ve yaşam tarzı ürünleri fuarı olan 59. IHGF Delhi Fuarı’nı, Pekin’de 19. Çin Uluslararası Metal İşleme Makine Teknolojileri Fuarı’nı ve Guangzhou’da 137. Canton Fuarı’nın birinci ve ikinci fazları ile yine Guangzhou’da aşağıdaki fuarlar olmak üzere toplam 8 fuarı ziyaret ettik.

– China International Machine Tool Show (CIMT) – Pekin 21–26 Nisan

– Guangzhou Sourcing Fair – Guangzhou 14–17 Nisan

– Automation Fair – Guangzhou 14–17 Nisan

– Jinhan Fair for Home & Gifts – Guangzhou 21–27 Ekim

Ekonomik ve konvansiyonel savaş, çatışma ve gerginliklerle dolu küresel gelişmelerin yine yoğun olduğu bir dönemde icra ettiğimiz bu ziyaretlerimizde, orta ve uzun vadede nasıl bir strateji izlememiz gerektiği üzerine incelemeler ve görüşmeler yaptık. Buralardaki tespitlerimi ve önerilerimi daha gerçekçi bir zemine oturtabilmek amacımla, teknik gözlemlerimizi Çin’in kalkınma modeli, toplum yapısı, insan kaynağı yönetimi ve dijital entegrasyon stratejileri ile yorumlamaya çalıştım.

Geçen sene yine Nisan ayında Çin’e gittiğimde, en son Çin ziyaretimin üzerinden 7 yıl geçmişti ve 7 yıl içinde gerçekleşen değişimi sizlerle yine burada paylaşmıştım. Şimdi bu bir yıl içerisinde neler değişmiş, bizler, yeni dünya düzeninde bunu nasıl okumalıyız, biraz bunlar üzerine tespitlerimi ve değerlendirmelerimi sizlerle paylaşmak istiyorum.

Denizlili İş İnsanı Konyalıoğlu'nun Gözüyle, Çin'e Dair Önemli Tespitler...

Yine ilginç bir hikaye…

Geçen sene ilginç ancak etkileyici hikayesiyle “dünyanın perakende süpermarketi” lakaplı Yiwu’daki dinamiklerden bahsetmiştim. Bu yılın öne çıkan şehri de Shenzhen oldu. Bu nedenle değerlendirmeme, güzergahımızın sonunda yer alan bu şehirle başlayacağım. Biz, Çin’in Guangdong Eyaleti’nde yer alan Shenzhen şehrinin hikayesi ile büyülendik. Teknoloji ve ticaret merkezi olarak bilinen bu şehir, 1980’lerde küçük bir balıkçı köyü iken, Deng Xiaoping’in “açık kapı” politikalarıyla ülkenin ilk Özel Ekonomik Bölgesi (ÖEB) olarak ilan edilmesiyle modern bir şehir haline gelmiş. Apple’ın da içerisinde olduğu yabancı yatırımlar sayesinde hızla büyümüş ve “Asya’nın Silikon Vadisi” lakabını da alarak 20 milyonun üzerinde nüfusuyla, dünya çapında teknoloji inovasyonunun kalbinin attığı yerlerden biri olmuş. Huawei ve Tencent gibi teknoloji devlerinin küresel merkezlerinin de bulunduğu, Hong Kong’a komşu olması sayesinde küresel finansal piyasalarla güçlü bir bağlantıya da yakın olan Shenzhen’in yükselişi, Çin’in ekonomik açılım ve reform politikasının başarılı bir örneği olarak bizde de ulusal politikalara yön verebilecek bir nitelik taşıyor. “Dünyanın fabrikası” olarak da adlandırılan şehir, elektronik ürünlerin tasarım ve üretim süreçlerinde hızlı prototipleme, uygun fiyatlı hammadde ve uzman iş gücü gibi avantajlar sunuyor. Bu avantajlardan faydalanmak için yatırım yapan şirketler, Shenzhen’i sadece Çin’in değil, dünyanın da teknoloji inovasyon merkezi haline getirmiş.

Shenzhen’deki pek çok büyük firma ve kamu kuruluşu özellikle yapay zekâ, büyük veri, fintech, biyoteknoloji ve yenilenebilir enerji alanlarındaki projelere yönelik start-up ve ortak Ar-Ge projelerine sıcak bakıyor, bunlara finansman sağlıyor. Diğer taraftan, şehirdeki bilim parkları, kuluçka merkezleri ve hızlandırıcı programlar, küçük işletmelerin hızlı büyümesi için gereken desteği de sunuyor. Bu sebeplerden olsa gerek, Shenzhen’de sadece 2 gün kalmamıza rağmen, bu kozmopolit yapıdan dolayı bu seyahatimizdeki diğer yerlerden çok daha fazla sayıda yabancı gördük bu şehirde.

Denizlili İş İnsanı Konyalıoğlu'nun Gözüyle, Çin'e Dair Önemli Tespitler...

Şehirde e-ticaret ve e-ihracat 24 saat aralıksız devam ediyor. Shenzhen Limanı, yükleme ve boşaltma miktarı açısından dünya sıralamasında ilk 4’te ve 20 seneden beri Çin anakarasında Çin’deki en yüksek toplam yurt dışı ihracat miktarını bu liman sağlıyor. Nüfusu itibarıyla Çin’in en büyük 6’ncı ili olan bu şehir, 517 milyar USD GSYİH’sı itibarıyla Guangzhou (436 milyar USD) ve Hong Kong’u (407 milyar USD) da geçerek ekonomik büyüklük açısından Çin’in en büyük üçüncü şehri olmuş. Şehirde, binaların çatılarını görmek pek mümkün değil gibi. Çünkü Kingkey Finance Tower (439 m), Seg Plaza (356 m) ve Hua Qiang Bei (292 m) başta olmak üzere toplamda 200 metrenin üzerinde 23 kadar gökdelen var.

Ülkemizde elektronik ürün imalatı ve/veya ticareti yapan iş insanlarının da bu bölgeyi görmesini şiddetle tavsiye ediyorum. 1999 yılından beri devam eden ve bu yıl Kasım ayında 26’ncısı yapılacak Çin Uluslararası Yüksek Teknoloji Fuarı da (China Hi-Tech Fair) bu ilde yapılıyor ve ziyaret listesine eklenebilir.

Özetle, üretim odaklı bir ekonomiden teknoloji ve inovasyon odaklı bir ekonomiye dönüşümü başarılı bir şekilde gerçekleştiren bu şehir, biz sanayici iş insanları için de incelenmesi gereken güzel bir örnek.

Çin, her alanda EN’lere devam ederken kendisi de hızla değişiyor…

Ziyaret tespit ve değerlendirmelerime geçmeden önce nasıl bir güç ve potansiyelden bahsettiğimizi birkaç sayısal veri ile tekrar paylaşmak istiyorum. Çin, nüfus artışını kontrol etmek için 1979 yılında başlattığı tek çocuk politikasını, nüfus dağılımını erkekler lehine bozduğundan, 16-59 yaş arası çalışan nüfusu azaltıcı etki yarattığından ve nüfusu yaşlandırıp iş gücünde düşüşe sebep olduğundan dolayı 2016 yılında durdurdu. Yine de ekonomik koşulların dünya genelinde giderek zorlaşması Çin’de de az çocuklu aile yapılarının artması ile etkisini göstermeye başlamış. Doğurganlık hızı dünya ortalaması 2023 yılında 2,31 çocuk iken bu oran Çin’de 1,19’a düşmüş.

Çin yakın zamana kadar dünyanın en kalabalık ülkesiydi ve 2023-2024 nüfus verilerine göre birkaç milyon farkla Hindistan’ın arkasından 1,41 milyar nüfusu ile ikinci sıradaki en kalabalık ülke oldu. Ortalama yaşam süresi 78 yıl olan Çin, bu haliyle bile nüfus itibarıyla kendisinden sonra gelen ABD’den 4,2 kat daha kalabalık bir ülke.

Çin, kıyı ve iç sular da dikkate alındığında Rusya, Kanada ve ABD’den sonra dünyanın yüzölçümü en büyük dördüncü ülkesi.

Çin, dünyanın en büyük altın üreticisi. 2024 yılında 370 ton altın üretmiş. Birçok maden, nadir toprak elementi ve kritik mineralde en fazla kaynağa sahip ülke.

Dünyanın en büyük çelik üreticisi ve küresel çelik üretiminin %50’sinden fazlasını gerçekleştirmekte. Dünyada en fazla hidroelektrik enerji üretimi yapan ülke ve küresel hidroelektriğin %30’u bu ülkede üretiliyor.

Kömür rezervleri açısından ABD ve Rusya’nın ardından üçüncü sırada. Diğer taraftan kömür üretimi ve tüketimiyle açık ara birinci durumda.

Dünyanın en büyük otomobil üreticisi. 2024 yılında küresel pazarda 17,3 milyon elektrikli araç üretilmiş ve Çin bu pazarın yüzde 70’ini kontrol ediyor.

Çin, 2023 yılı dış ticaret verilerine göre dünyada en yüksek ticaret hacmine sahip ve art arda 8 yıldır dünyada mal ticaretinde lider konumunu sürdürüyor. Çin, en fazla dış ticaret fazlası veren, birinci sıradaki ihracatçı ve ikinci sıradaki ithalatçı ülke aynı zamanda.

Çin’in e-ticaret pazarı 2023’de 3,19 trilyon dolar değerinde olup, onu dünyanın en büyüğü yapmaktadır. 

Stanford Üniversitesi’nin yayımladığı bir raporda 2023 itibarıyla Çin’in toplam Yapay Zeka patentlerinde lider olduğu ve tüm hibelerin neredeyse yüzde 70’ini aldığı belirtilmektedir.

Çin, 41.000 km ile dünyanın en uzun yüksek hızlı demiryolu ağına sahip. Tüm demiryolu ağı ise 155.000 km ve Avrupa’nın 2 katı. Şangay Maglev Treni, 430 km/s hızla ticari kullanımdaki en hızlı tren.

Çin, 2023 yılında 163 milyar dolar ile doğrudan yabancı yatırım çeken ülkeler arasında ABD’den (311 milyar dolar) sonra 2. sıradadır.

Türkiye-Çin ticari ilişkilerine baktığımızda Çin, Ticaret Bakanlığımızın 2025 yılında ihracatta “Hedef Ülkeler” olarak belirlediği 55 ülke arasında yer almaktadır. Çin, Türkiye’nin 2024 yılı ihracatında 20. sırada yer alırken, ithalatında ilk sırada yer almıştır. Türkiye’nin 2024 yılında yurt dışına gerçekleştirdiği yaklaşık 7 milyar dolar değerindeki toplam yurtdışı doğrudan yatırımında Çin 27 milyon dolar ile 27. sıradadır. (ABD 1,3 milyar $ ile 1. sırada). 2024 yılında yurt dışından Türkiye’ye gelen yaklaşık 7 milyar dolar değerindeki toplam doğrudan yatırımda Çin 47 milyon dolar ve % 1 pay ile 22. sıradadır. (Hollanda 1,6 milyar $ ile 1.sırada). (TCMB-2025)

Denizlili İş İnsanı Konyalıoğlu'nun Gözüyle, Çin'e Dair Önemli Tespitler...
Denizlili İş İnsanı Konyalıoğlu’nun Gözüyle, Çin’e Dair Önemli Tespitler…

Çin’de kalite, üretim sorunu olmaktan çıkmış (2)

GÖZLEM VE TESPİTLER…

Ziyaretlerimiz Çin’de üretim kültürü ve değişim yönetimi, iş yapma şekilleri, fabrika-tesis yönetimi, uluslararası rekabette öne çıkardıkları hususlar, üretim sistemi ve yönteminde geldikleri teknolojik seviye hakkında çok önemli bilgi ve tecrübe kattı.

Bölgesel sanayi politikaları ve altyapı gelişimi: Çin’de bu yılki saha ziyaretlerimizde, devlet politikası olarak belirli bölgelerde belirli sektörlerin gelişimini sağlayacak kümelenmelerin ciddi anlamda yerleşmiş olduğunu gözlemledik. Kara yüzölçümü olarak Rusya ve Kanada’dan sonra dünyanın en büyük üçüncü ülkesi olan Çin’de yeni kurulan sektörel kümelenmelerde farklı eyalet ve şehirlerde olan firmaların dahi üretim tesislerini bu bölgelere taşıdığı, devletin bunu talep ettiği ve desteklediği bilgisini aldık. Kalite, Çin’de üretim sorunu olmaktan çıkmış ve pazarlama ve satış konusu olmuş. Fiyat-performans ilişkisine göre talep edilen her türlü kalite üretilebilir hale gelmiş.

İşgücü göçü ve kurumsal bağlılık: Özellikle kıyı bölgelerine yerli ve yabancı ciddi bir insan ve beyin göçü sağlanarak, bu bölgelerde planlanan kümelenmelerin ve sosyal hayatın gelişimi desteklenmiş. Bu sektörel kümelenmelerle kendi ekosistemi ile daha yakın olan ve bu sinerjinin de etkisiyle hızlı büyüyen firmalarda çalışanların büyük kısmının kariyerlerinin önemli bir bölümünü aynı firmada geçirdiği ve firmaya bağlılık ile şirket kültürünün benimsendiği dikkat çekti

Pazarlama ve iş birliği yapmayı teşvik faaliyetleri: Şehre gelenleri fuar alanlarına çekmek amacıyla yoğun e-mail ve sosyal medya kampanyaları, havalimanında, otellerde ve yollarda tanıtımlar dikkat çekici seviyedeydi. Gerek fuar alanı içerisinde gerek fuar alanı dışında toplu taşıma ve taksi duraklarına gidiş yollarında öğrenciler firmaları temsilen sempatik bir pazarlama etkisi yaratma çabası içindeydiler.

Küçük ve orta ölçekli bazı fuarlarda ziyaretçilere ücretsiz yemek ve kahve imkânları yine karşılaştığımız farklı uygulamalardı.

Firma ziyaretlerimizde, firmalar kendilerini tanıtıcı sunumlar ile başladılar. Belli bir ölçeğin üzerindeki çoğu firma, ana bina girişinde etkileyici sunumlar yapabilmek için hem metrekare büyüklüğü hem iç mimarisi ve görselliği itibarıyla çok etkileyici sunum alanları oluşturmuşlar. Geçen sene de çok etkilendiğimiz bu uygulamanın Çin’in dünyaya açılma politikasının gereği belli ölçeğin üzerindeki firmalarda kurumsal kültürün bir parçası haline geldiği de teyit etmiş olduk.

Geçen sene gördüğümüz İngilizce konuşulanı Çince olarak, Çince konuşulanı İngilizce olarak yazıya döken minik cihazların daha da geliştirilmiş olduğunu, kulaklıklar ile anında çeviri yapan cihazların hem fuar hem otellerde daha da yaygınlaştığını gördük.

Denizlili İş İnsanı Konyalıoğlu'nun Gözüyle, Çin'e Dair Önemli Tespitler...

Dijital altyapı ve yaşam kolaylığı: Hayatın her alanında ödeme ve iletişim vasıtası olarak Alipay ve WeChat yoğun olarak kullanılmaya başlamış. Bu uygulamaların ülkedeki diğer dijital uygulamalar ile uyumlu çalışıyor olması yaygın kullanımı da teşvik etmiş. Geçen sene de bahsettiğim üzere sokaktaki dilencilere kadar her yerde karekod kullanılarak bu uygulamalar üzerinden ödeme yapılmakta. 

Ekonomik gözlemler: İşçilik maliyetlerinin, görüştüğümüz imalat tesislerinde ortalama 700–900 dolar/ay olduğunu öğrendik. Çin’in kaliteli ve uluslararası pazardaki ürünlerinin emsallerine göre daha uygun fiyatlı olmasının sebebini düşük işgücü maliyetine bağlamak artık çok doğru değil. Çin, seri üretimde Avrupa’daki birçok rakibine kıyasla çok daha yeni nesil üretim altyapısı oluşturmuş, her ölçekte yalın ve verimli üretimi öncelik haline getirmiş. Uygun fiyat politikasının aslında altında yatan felsefe de bu şekilde değişmiş. 

Çin’in kendi vatandaşına verdiği destek ve teşviklerin yanında, teşvik ettiği yabancı yatırımcıların ülkeye sunduğu üretim bilgisini de transfer ederek, her pozisyonda know-how transferini başarılı bir şekilde gerçekleştirdiğini çok yerde tespit ettik. Ayrıca, dünya sıralamasında en önde olan kendi üniversiteleri yanında dünyadaki diğer iyi üniversitelere (Almanya ve ABD üniversitelerini biraz daha fazla duyduk) lisans ve lisansüstü seviyelerde gönderdikleri burslu öğrenciler ile ekonomik kalkınmayı hızlandırdıklarını farklı adreslerde dinledik. 

Bu yıl Canton’da ilgi çeken bir konu da “tasarım” satan firmaların çokluğuydu. Artık sadece ürünle değil, sizin için üreteceklerinin tasarımını da satmaya talipler.

Finansman ve yatırım stratejileri: Düşük faiz oranları ve uzun vadeli finansman modelleri ile desteklenen firmalar ile üretime özel önem verildiğini gözlemledik. Kurulan devasa üretim tesisleri ile dünya pazarına hem kalite hem de ölçek olarak hizmet verebilecek bir kapasiteye ulaştıklarını, ABD’nin vergi kararlarından sonra paniğe kapılmadan sabırla durumu izlediklerini, üretim üzerine kurulu düzenin işleyebilmesi için pazarlama ve satış odaklı yeni stratejiler geliştirmek üzere hırslı ancak sakin ve sabırlı olduklarını deneyimledik.

DÜNYA BİZİ ANLASINDAN ÇOK, BİZ DÜNYAYI ANLAYALIM ANLAYIŞI EGEMEN…

Çin ve Hindistan seyahatimizdeki gözlemlerimizi, aktarmaya devam ediyorum. Hem tedarik zinciri hem müşteri kanalında yoğun iş birliği yaptığımız Avrupa’da bazı dostlarımız (çözüm ortaklarımız ve tedarikçilerimiz) “dünya bizi anlasın” derdine girmişken, Çin’in dünyayı anlama ve dünya pazarından daha fazla pay alma iştahı çok dikkat çekiciydi.

ABD’nin dünya genelinde gümrük vergi oranlarını değiştireceğini duyurmasından sonra Çin’de de çok şey değişecek gibi. Ancak, çok da sakin ve dikkatli bir bekleyiş içindeler. Haliyle bu bekleyiş sonrası Çin’in tavrı dünyayı da etkileyeceği için hepimiz de aynı sakinlik ve dikkatle pozisyon almak için değerlendirmelerimizi ve aksiyon planlarımızı yapıyoruz. Bu anlamda ziyaret notlarımın minik de olsa okuyuculara farklı bir ışık tutabilmesini çok isterim.

Çin’in büyüme gücünün temeli olan üretim becerisinde kapasite küçültmesi bu saatten sonra pek mümkün görünmüyor. Hızını almış büyük bir kütle gibi… Bu nedenle, Çin’in Amerika’ya satamadığı her ürününü dünyanın farklı lokasyonlarında satma gayretine gireceği aşikâr. Biz daha oradayken, “Ben Kuzey Amerika Satış Direktörüyüm veya X şirketin satış sorumlusuyum/sahibiyim ve şu ürünlerimiz hakkında şartlarımızı konuşmak ister misiniz?” diyen birçok sözlü ve yazılı talep aldık. Hâlâ e-mail, Whatsapp ve WeChat üzerinden temaslarını sürdürüyorlar ve ürünlerindeki yenilikleri paylaşıyorlar. Türkiye olarak bizlerin kuvvetli olduğu pazarlara da girecekler muhakkak. Çünkü zorundalar, çünkü kendi varlıklarını koruyabilmek ve büyüme stratejilerini gerçekleştirebilmek için pazar bulmalılar.  Çünkü küresel ölçekte dengeleri bozacak kadar çok ve her kalitede üretebiliyorlar. 

Sonuçta, ABD’nin kendi içinde mütekabiliyet zeminine oturttuğu ve tüm dünyayı ilgilendiren ancak Çin özelinde çok daha agresif artış yapacağını açıkladığı gümrük vergilerinin etkisi sadece ABD-Çin ticaretini etkilemeyecek. Sadece ABD’ye ürün satanları veya satabilecekleri de etkilemeyecek. ABD’ye ürünlerini sokamayacak bir Çin dünyanın her yerinde pazarını genişletmeye veya olmadığı pazarlara girmeye çalışacak.

Bu nedenle, olan biteni uzaktan izlemekten öte, geniş bir perspektiften bakılması bizi almamız gereken tedbirler tarafında daha rasyonel bir şekilde hizalayacaktır. Bu farkındalığın hem özel sektör hem de devlet olarak acilen eylem planlarına oradan da eyleme geçirilmesi gerektiğini değerlendiriyorum. Aksi takdirde hem iç pazarda hem de ihracatımızın yoğun olduğu ülkelerde yurt dışı pazarımızı Çinli, Hintli ya da Vietnamlı bir Asya-Pasifik ülkesine kaptırma riskimiz daha hızlı büyüyecek.

Stratejik öngörü ile gayretlerimizi çoğaltma zamanı

Ben bu ziyaretimizde Çin’in kalkınma ve değişim modelinin yalnızca ekonomik değil; aynı zamanda sosyal, kültürel ve dijital unsurları da kapsayan çok katmanlı bir stratejiye dayandığını gözlemleme fırsatı buldum.

Bölgesel sanayi planlaması, nitelikli iş gücü gelişim programları, yabancı iş birliklerini kolaylaştırıcı altyapılar, dijital entegrasyon, kurum kültürü ve şirketlerin yabancılar ile iş yapma arzusu dikkate değer şekilde fark yaratan itici güçleri olmaya başlamış. Bu bakış açısını, “kalkınma modeli” olarak incelemeye değer buluyorum.

Fuarlarda sunulan kamu, özel sektör ve sivil toplum iş birliği, gönüllü destek mekanizmaları ve yabancı dostu uygulamalar, küresel ticaretin odağında kalma çabalarının güzel örnekleri. Bunların başarılı olmasını vizyoner olmalarına, stratejik disiplin ve kapsamlı planlama yetkinliklerine bağlıyorum. 

Çin ile aramızda 5 saat olmasına rağmen, Avrupalılarda çok alışık olmadığımız hızla geri dönüş yapmalarının ve işin peşini bırakmayışlarının “nasıl bir hırsla ve azimle geldiklerini” görmemiz için önemli bir emare olduğunu düşünüyorum.

Nitelikli işgücünün yetiştirilmesi ve yeteneklerin geliştirilmesi için güçlü ve istikrarlı bir eğitim sistemi ve teknolojiye odaklanan eğitim programları Çin modelinde olduğu gibi bizde de uzun vadede itici gücümüz olacaktır.

Amerika’ya girmekte zorlanacak Çin ve Asya-Pasifik ülkeleriyle yapılacak teknolojik iş birliği ve teknoloji transferleri, ülkemizin teknolojik gelişimine katkı sunacaktır.

Kargo ve nakliye şartlarının, reklam ve pazar araştırmalarımızın, tasarım ve ürün geliştirme çabalarımızın devlet desteğiyle iyileştirilmesine bağlı olarak, e-ticaret kanallarımız ülkemiz açısından bir fırsat alanı yaratacaktır.

Ölçek ekonomisinin geldiği bu seviyede rekabet gücümüzü kaybetmemek ve geliştirebilmek için tasarım, üretim, insan kaynakları, eğitim, ihracat, vb her alanda verimliliğin iş odağımıza alınmasına, otomasyona daha fazla önem verilmesine ve şirketlerimizin dijital dönüşüm kaslarının güçlendirilmesine ve Türkiye’nin rekabet gücünü artırması için finansman erişiminin desteklenmesine ihtiyacımız olduğunu düşünüyorum.

Gelinen aşamada ABD pazarına fırsat olarak bakarken; kamu, özel sektör ve sivil toplum kuruluşları olarak hem federal hem de eyalet ölçeğinde, sektörel bazda, detaylı ve kapsamlı bir analizle ABD’ye yönelik dersimize çalışmazsak, yaşananların küreseldeki etkilerini iyi okuyamaz, orta ve uzun vadede stratejik düşünceyle hazırlık yapmazsak dünyadaki pastadan ilave pay almak bir yere, bu yeni oyunda eldekinden olma durumu da olacak…

denizli denizli denizli denizli denizli denizli denizli denizli denizli denizli denizli denizli denizli denizli denizli denizli denizli denizli denizli denizli denizli denizli

İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR...

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir