• Güncelleme: 17:33:24 - 31 Ocak 2025
  • Yayınlama: 11:00:00 - 30 Ocak 2025

Denizli’de özel bir hastanede yıllar önce gerçekleşen doğum olayının ardından yaşananlar, yeni patlak veren ‘yenidoğan skandalı’nın yıllar öncesinden Denizli’de de gerçekleşmiş olabileceği iddialarını gündeme getirdi. Öte yandan hastane yetkilileri ise yaptıkları açıklamada suçlamaları reddettiler, hastaya yapılması geren her şeyin yapıldığını, açılan davalardan da beraat ettiklerini ileri sürdüler.

Şifre Haber’e ulaşan baba Veysel Çoker, 8 yıl önce Eren adını verdikleri 3. çocukları için eşinin Özel Denizli T….. Hastanesi’nde doğum yaptığını, art arda yaşatılan hatalı müdahaleler, cerrahi yetersizlik sonucunda çocuklarının yaşayan ölüye döndürüldüğünü, aile olarak da hayatlarının karartıldığını iddia etti.

Sırf para için 28 gün boyunca yavrumuzu beklettiler, bağırsaklarını çürüttüler…

Şifre Haber’in ofisine, gelerek yaşananları elindeki belgeleri göstererek anlatan baba Veysel Çoker “ Şu anda çocuğum 8 yaşında ve 8 yıllık ömrünü hastanede geçirdi. Doğum yaptığı Özel Denizli T….. Hastanesi’nin ‘Yenidoğan Yoğun Bakım Ünitesinde’ çocuk cerrahı olmadığı ve yanlış teşhis konulduğu için hayatı kararan yavrumuz, özel bir aparatla yaşama tutunmaya çalışıyor” dedi ve yaşananları tek tek anlattı:

 “Oğlumuz Eren 31.10.2016 Tarihinde Denizli de yenidoğan yoğun bakım servisine sahip Özel Denizli T….. Hastanesi’nde, henüz 32 haftalık iken dünyaya geldi.

Doğumdan sonra burada prematüre bakım ünitesine alındı. Bu nedenle prematüre RDS tanısı ile aynı hastanenin çocuk cerrahı olmayan ‘yenidoğan bakım ünitesine’ yatışı yapıldı. İşte tam bu aşamada, yavrumuzun hayatını karartacak, skandallarla dolu bir süreç başladı.

Oğlumuz 28 gün boyunca yoğun bakım ünitesinde güya tedavi edilmeye başladı. Sonradan anladık ki, yanlış teşhis sebebiyle evladımızın düğümlenen bağırsaklarının farkına varılmamış ve uygun olmayan tedavi yöntemi sonucunda da yavrumuzun ince bağırsakları çürütülmüş.”

Korkunç gerçeği, PAÜ Hastanesi’nde öğrendik…

Denizlili Aile, Özel Hastane Yetkilileri ve Doktorlarından Yargı Önünde Hesap Soruyor…
Denizlili Aile, Özel Hastane Yetkilileri ve Doktorlarından Yargı Önünde Hesap Soruyor…

Küçük Eren’in durumunun, 28 gün kaldığı özel hastanenin yoğun bakım servisinde daha da kötüleşmesi üzerine, acil olarak Denizli Pamukkale Üniversitesi Hastanesine sevk edildiğini anlatan Baba Veysel Çoker, konuşmasına şöyle devam etti:

“Çünkü yenidoğan bakım ünitesine sahip özel hastane de çocuk cerrahı yokmuş. Denizli’deki üniversite hastanesine yatışı yapılan Eren’imizin acil muayenesi sonucunda derhal ameliyata alınmasına karar verildi. Yavrumuz ameliyat alındığında korkunç gerçek ortaya çıktı. Oğlumuzun ince bağırsakları birbirine dolanmış ve bu nedenle çürümüştü. Doktorlar İnce bağırsakların çok büyük bir kısmını almak zorunda kaldılar.

Doktorlar, ince bağırsaklar vücudun ikinci beyni gibi olduğunu, alınan besinlerin emilimini sağladığını, vücudu beslemesinin yanı sıra bağışıklık sisteminin de en önemli parçası olduğunu, hastalıklardan ve mikroplardan koruduğunu söylemişlerdi. Ne yazık ki yavrumuzun vücudu, ince bağırsaklarının alınması ile hem korumasız hem de besinsiz kaldı.”

Hastanede geçen hayat…

PAÜ’deki doktorların, ince bağırsakları olmadan yaşamasının imkansız olduğunu söylemelerine rağmen yavrularının, adeta mucize eseri hayatı tutunduğunu da sözlerine ekleyen Baba Çoker, “oğlumuz Eren şu anda 8 yaşında, 8 yıllık ömrü hastane odalarında geçti” diyerek, devamla şunları söyledi: 

“PAÜ de 1.5 yıl boyunca yatılı olarak kaldık. Sonra tedavisine İzmir Ege Üniversitesi Çocuk Gastroentoloji Bölümü’nde devam edilmesine karar verildi. 1 yıl boyunca da burada yatılı olarak tedavi gördü. Diğer 2 çocuğumuzu yakınlarımıza bırakarak, annesiyle birlikte İzmir’e taşınmak zorunda kaldık.

Şu anda bağırsak nakli olmayı bekliyoruz. Özel bakıma muhtaç ve %80 engelli durumda. Damarlarının incelmesi nedeniyle sadece tek uygun durumda olan kalbe bağlanan bir aparat ile ilaçlarını alabiliyor. Bağışıklık sisteminin olmaması nedeniyle dışarıya çıkamıyor, okula gidemiyor ve özel olarak beslenmeye muhtaç bir yaşam sürüyor.

Acaba bizim çocuğumuzda ‘yenidoğan skandalı’ kurbanı mı oldu?

Bir taraftan eşi Derya Çoker’le birlikte, çocuklarını yaşatmak ve sağlığına kavuşturmak için canla başla çabalarken, diğer taraftan da Yüce Türk adaletinin önünde kusuru olduğuna inandıkları hastane yetkilileri ve yanlış teşhisi koyan doktorlardan hesap sormak için mücadele ettiklerini de belirten baba Veysel Çoker, son olarak şunları söyledi:

 “ İstanbul’da patlayan ‘yenidoğan skandalı’ haberlerini izledikçe, bizim de çocuğumuzun başına aynı şeylerin gelmiş olduğu konusunda şüphemiz kalmadı. Epikriz raporlarının değiştirilmesi, mahkemenin talebine rağmen tetkik sonuçlarının ‘virüs girdi’ bahanesiyle verilmemesi, çocuk cerrahı zorunluluğuna rağmen (o tarihlerde) bulunmaması gibi nedenler, bizce şüphelenmemiz için yeterlidir.

Denizlili Aile, Özel Hastane Yetkilileri ve Doktorlarından Yargı Önünde Hesap Soruyor…

Buradan tüm anne ve babalara sesleniyoruz. Bizim başımıza gelenlerin, kendi başlarına da gelmemesi için hastane ve doktor seçerken çok daha seçici olmaya özen göstersinler. Hukuki mücadelemizi başlattık. Yıllardır süren hukuki mücadelemizin lehimizde sonuçlanacağına olan inancımızla birlikte, yasal yollarla hesabın görüldüğü günleri de iple çekiyoruz.”

Hukuk yoluyla hesap sormak için 8 yıldır mücadele veriyorlar….  

Baba Veysel Çoker’in Şifre Haber’le temasından sonra, olayın hukuki süreci hakkında bilgi sahibi olmak için Çoker Ailesi’nin avukatı Av. Emre Yağcı’ya ulaştık.

Denizlili Aile, Özel Hastane Yetkilileri ve Doktorlarından Yargı Önünde Hesap Soruyor…
Av. Emre Yağcı/Çoker Ailesi’nin Avukatı…

8 Yıldır devam eden bir hukuk mücadelesi verdiklerini söyleyen Av. Emre Yağcı şu açıklamalarda bulundu:

“ Çoker ailesi yaklaşık 8 yıl önce yanlış teşhis ve tedavi nedeniyle çocuklarının hayatının karartıldığı iddiasıyla, hukuk mücadelesini başlatmak amacıyla tarafımıza başvurdu. Olay ile ilgili şikâyetimizi 8 yıl önce savcılık makamına yaptık. 3 yıl kadar savcılığın soruşturma aşaması sürdü.

Yargılama için bakanlık izni bekleniyor…

Akabinde olaya ilişkin hastanede ilgili birimde çalışan doktorlar hakkında taksirle yaralama suçundan ceza davası açıldı. Ceza yargılaması halen devam etmekte; yargılama izni verilmesi için Sağlık Bakanlığı’nın onayını bekliyoruz.

Ceza davasıyla birlikte maddi ve manevi zarara ilişkin hastane ve doktorlar hakkında hukuk davamızda yaklaşık 3 yıldır devam etmekte. 8 yıldır Küçük Eren ve ailesi için mücadelemiz sürüyor. Küçük Eren ve ailesinin mağduriyetinin giderilmesi için sonuna kadar mücadelemiz devam edecek.”

Epikriz raporları değiştirilmiş…

Davanın başlamasından sonraki süreçte, inanılması zor bilgi, belge ve ifadelere ulaşıldığını da sözlerine ekleyen Av. Emre Yağcı, konuşmasına şöyle devam etti:

“Küçük Eren doğduktan sonra özel hastanede kaldığı süreçteki epikriz raporlarının değiştirildiğini,  Küçük Eren’e ait radyolojik tetkiklerin mahkemece istenmesine rağmen özel hastane tarafından sistemlerine virüs girdiği bahanesiyle gönderilmediğini belgelerle ortaya koyduk.

Denizlili Aile, Özel Hastane Yetkilileri ve Doktorlarından Yargı Önünde Hesap Soruyor…

Tanık beyanlarını okuyunca hayretler içinde kaldık…

Dosya içerisindeki tanık beyanlarını okuyunca da hayrete düştük. Tanık beyanlarına baktığımızda da bebeklerin tedavisi için yenidoğan ünitesi bulunan bu özel hastanenin, yasal zorunluluk olmasına rağmen çocuk cerrahı bulundurmadığı anlaşıldı.

Denizlili Aile, Özel Hastane Yetkilileri ve Doktorlarından Yargı Önünde Hesap Soruyor…

Ailenin, olayın yaşandığı zamanlarda bir çocuk cerrahının muayene etmesi durumunda, çocuklarının bu duruma düşmeyeceği yönündeki iddialarını da belgeleriyle yargılama sürecine dahil ettik. Ailenin avukatı olarak, verilen hukuk mücadelesini sonuna kadar sürdürmeye kararlıyız.”

Özel Hastane Yetkilileri Açıklama Yaptı: Her Şey Eksiksiz Yapılmıştır…

Öte yandan hastane yetkilileri ise yaptıkları açıklamada suçlamaları reddettiler. Hastaya yapılması gereken her şeyin yapıldığını, açılan davalardan da beraat ettiklerini ileri süren hastane yetkililerinin gönderdikleri açıklamada şu bilgi ve görüşlere yer verildi:

“Eren Çoker hastanemizde 32 haftalık 1900 gr olarak doğmuş. Akciğer yetmezliği nedeniyle solunum cihazına bağlı kalmış ve takiplerinde akciğerleri düzelmiş genel durumu düzelmiş. Genel durumu tamamen düzelmesine rağmen Bağırsak beslenmesi yapılamadığı için gerekli tüm tetkikleri yapılmış (5 kez karın filmi çekilmiş, 3 kez bağırsak ultrasonu çekilmiş- son bağırsak ultrasonu sevkinden 2 gün önce çekilmiş ve bağırsaklara ait patoloji izlenmediği raporlanmış).

Hasta sevk edilirken genel durumu iyi, canlı aktif ve tüm laboratuvar tetkikleri normal şekilde sevk edilmiş. Tüm laboratuvar tetkikleri ve ultrasonları dosyada mevcuttur. Bununla birlikte çocuk cerrahisi (dış doktor-kanunen başka bir merkezde çalışan bir doktor görüşü alınabilir) ile hastanın 3 kez konsültasyonu yapılmıştır.

Sonuç olarak hasta Pamukkale Üniversitesi Tıp Fakültesi hastanesine  sevk edildiğinde genel durumu ve kan tetkikleri oldukça iyidir. Hasta PAÜ hastanesine gidişinden 2 gün sonra ameliyata alınmıştır. Dava konusu olan barsak sorunlarının  birkaç saatte bile gelişebileceği bilinmektedir ki hasta sevk sonrası 2 gün beklemiştir. Davaya söz konusu bağırsak sorunu ise ‘ACİL’ bir durumdur ve hemen ameliyata alınması gerekmektedir.

Hastanın hemen ameliyata alınamaması hastanın sevk edildiğinde bağırsaklarında belirtilen durumun olmadığı anlamına gelmektedir. Bununla birlikte hasta PAÜ hastanesinde tam 2 ay boyunca yatmış bağırsak sorunlarından bağımsız şekilde PAÜ hastanesinde yattığı sürede hastada kalp tamponadı gelişmiş, akciğer ödemi gelişmiş, 6 kez en ağır şekilde enfeksiyon üremesi olmuştur. Sevk sırasında (27.gün) genel durumu, kan tetkikleri ve ultrasonları normal olan hastanın 2 aylık PAÜ hastanesi  yatışı sonrası mevcut durumu gelişmiştir.

Hastanemizde hastanın yattığı sürede tüm tetkikleri, doktor konsültasyonları, ultrasonları eksiksiz olarak yapılmıştır. Hasta ailesinin açtığı dava; Denizli 16.asliye ceza mahkemesinde 2024/179 KARAR, 2020/6987 ESAS NO ile 2024 yılı içinde ‘’BERAAT’’ ile sonuçlanmıştır.”

İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR...

3

    • Ahmet SARIASLAN

      Sağlıkta özelleştirmenin kaçınılmaz vahim sonucu!
      Bu nedenle ısrarla “SAĞLIK SATILAMAZ, PARASIZ EĞİTİM, PARASIZ SAĞLIK ” diyoruz.

      Yanıtla
    • Naz Karol

      Artık neye ,kime, nasıl güveneceğimiz belli değil. Küçücük çocuğu bu hale getirenlere yazıklar olsun.

      Yanıtla
    • Merve

      Allah yardımcıları olsun. Çok zor. İnşallah dava bir an önce sonuçlanır da aile bir de buna çaba harcamak zorunda kalmaz.

      Sağlıkta özelleştirme olmamalı. Tüm kurumlar devlet elinde olmalı

      Yanıtla
Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir