Türkiye Harp Malûlü Gaziler Şehit Dul ve Yetimleri Derneği Denizli Şubesi, tüm Türkiye genelinde eş zamanlı olarak basın açıklaması yaptı. Açıklamada, terörün bıraktığı acılar bir kez daha hatırlatıldı. Ayrıca dernek üyeleri ve vatandaşlar, MHP Denizli İl Başkanlığı binası önüne çelenk bırakarak Türk bayrağı açtı.
Türkiye Harp Malûlü Gaziler Şehit Dul ve Yetimleri Derneği Denizli Şubesi yaptığı açıklamada, “Şehit aileleri ve gazilerin en büyük arzusu terörün bitmesidir. Aynı acıyı hiçbir ailenin yaşamamasıdır. Ancak bunu yapmanın yolu bebek katiline özgürlükten geçmemelidir. Gazi Meclis bir teröriste çiğnetilmemelidir” dedi.

Şehit aileleri ve gaziler olarak yaşadığımız acıları, yüreğimizde yanan ateşi anlatmak için toplanmadık diyen Türkiye Harp Malûlü Gaziler Şehit Dul ve Yetimleri Derneği Denizli Şubesi, “ Çünkü bir şehit annesine, oğlunun postallarına çiçek ektiren, bir şehit babasına evladının fotoğrafı karşısında geceyi sabahlatan, şehit eşinin canının yarısını toprağa koyuşunun, umutları elinden alınan şehit çocuklarının yarım kalışının hiçbir tarifi yok.
Biraz tarih konuşalım mesela; Çanakkale’yi, Kurtuluş Savaşı’nı, Sarıkamış’ı, Kıbrıs’ı ve şehitlerimizi konuşalım. Alp ve Alperen olanları, önce yiğit olup şüheda olan kahramanları, sınırlarımızı nasıl çizdiğimizi, vatanın her karışının şehit kanlarıyla sulanışını konuşalım mesela.
Mehmet Akif’in; “Sen şehit oğlusun, incitme, yazıktır atanı, Verme dünyaları alsan da bu cennet vatanı.” dizelerini hatırlayalım.
Hatırlayalım ki utanmadan, üzülmeden, düşünmeden “Bebek katili özgür kalsın, umut hakkı, ev hapsi verilsin” diyenlere, İmralı canisini ülke gündemine sokup barış elçisi gibi ilan edenlere hatırlatalım diye toplandık.
Çok mu geriye gittik? O zaman 43 yıldır yaşadıklarımızı, verdiğimiz şehitlerimizi konuşalım. Bir vatan evladının toprağa nasıl düştüğünü, kaç kurşun yediğini, naaşlarının ne kadar sürede ailelerine ulaştığını konuşalım mesela, ödedikleri bedeli konuşalım.
Oğuz Kaan Usta’yı, Duabey Onur Öztürkmen’i, Şehit Semih Özbey’i konuşalım. Videosunda yutkunduğu anı unuttunuz mu? Bu kadar çabuk onu konuşalım mesela.
Hadi, onlar askerdi, serden ve yardan geçmişlerdi. Şehit Polis Fethi Sekin’i, Şehit Savcı Hakan Kılıç’ı, Şehit Öğretmenler Necmettin Yılmaz ve Aybüke Yalçın’ı, eli kanlı terör örgütünün menfur saldırılarında hayatını kaybeden sivil vatandaşlarımızı konuşalım. Zira hatırlamanıza ihtiyacımız var!
Ya da hadi gelin, 2013’te yaşanan sözde “Çözüm Süreci”ni konuşalım. Akil insanları, kazılan hendekleri, sokaklara kurulan bariyerleri ve o süreçte yitirdiğimiz 800’ün üzerinde şehidimizi… Terörle el sıkışılmayacağını, masaya oturulmayacağını, nasıl acı bir şekilde tecrübe ettiğimizi hatırlayalım.

Ya da eli kanlı bebek katilinin Meclis’e davet edilir edilmez, “Tek anladığımız dil bu” dercesine yaşattığı TUSAŞ saldırısını, TUSAŞ şehitlerimizi konuşalım. Bu kadar kısa sürede unutmuş olamazsınız.
Terörle mücadelede verdiğimiz 7.100’ü asker, 900’ü polis, 1.500’ü korucu, 200’ü öğretmen, savcı, imam şehidimizi; 40’a yakın kundakta katledilen bebekleri, 5.000 sivil şehidimizi anlatmak için, hatırlatmak için toplandık.
Şehit aileleri ve gaziler bu zamana kadar siyasetin bir parçası olmadı, bundan sonra da bir parçası olmayacaktır. Şehit aileleri ve gazilerin en büyük arzusu terörün bitmesidir. Aynı acıyı hiçbir ailenin yaşamamasıdır. Ancak bunu yapmanın yolu bebek katiline özgürlükten geçmemelidir. Gazi Meclis bir teröriste çiğnetilmemelidir.
Bu aziz vatan, atalarımızın mirası olduğu kadar, şehit evlatlarımızın da emaneti olduğu unutulmamalıdır. Türk’ün töresinde vatana ihanetin affı yoktur. İslam’ın şiarında da zalime merhamet, mazluma ihanettir.
Bizleri kardeşi mesabesinde gören Sayın Cumhurbaşkanımızın Samsun’da, “Şehitlerimizi, gazilerimizi rahatsız edecek hiçbir işimiz olmadı. Ne yaptıysak şehit ve gazilerimizin bize gösterdiği istikametten asla ayrılmadan yaptık.” sözleri, bundan sonraki süreçte bizim için senettir. Ya silahlarını gömecekler, ya da silahlarıyla gömülecekler… Üçüncü bir yol yok” şeklinde açıklamalarda bulundu.