• Güncelleme: 19:17:05 - 16 Mart 2022
  • Yayınlama: 19:08:14 - 16 Mart 2022

Dün bu şehirde iki ayrı mekanda iki ayrı kuşaktan, iki ayrı insan geleceği deneyimledi.

Biri bendim. Bir NFT sergisi gezdim.

Biri Müjdat Keçeci’ydi. Sanal gerçeklik gözlüğüyle Metaverse’ü gördü.

Hani derler ya; “Hayat bazen tesadüfler, bazen zorunluluklarla ilerler.”

Dün yaşadığımız deneyim ikimiz için de (X kuşağından bir gazeteci ile Baby Bommer kuşağından bir sanayici)  zorunluluktu. Öyle ya; gelecek dediğimiz çabuk gelecek. Bugünlerde adını sıkça duyduğunuz NFT-Bitcoin-Metaverse seminerleri de bu telaşın eseri. Sanayi Devrimini kaçırmanın hissiyatıyla Dijital Devrime taksiyle yetişmeye çalışmak gibi bir şey bu.

Nitekim Sanayi Odası Başkanı Müjdat Keçeci’nin dün “NFT, Metaverse ve Yeni Teknolojiler” adlı toplantıdaki konuşmasından da bunu anlıyoruz. Bakın ne diyor:

WhatsApp Image 2022 03 16 at 16.53.23

“Metaverse, ‘Evrenötesi’ anlamına geliyor. Metaverse fikri, insan boyutunu bundan çok daha farklı bir yere taşımayı planlıyor. Sanal gerçeklik ve arttırılmış gerçeklik, sanayi üretiminde de yer almaya başlayan teknolojiler. Ticarette de yer aldığını bugünlerde Metaverse sayesinde deneyimliyoruz. Öyle görünüyor ki bu teknolojiler artık bizim yaşamımızın ayrılmaz bir parçası olacak”

Keçeci dün sanal artırılmış gözlükleriyle neler yaşadı, neler hissetti onun adına konuşamam. Size NFT sergisi hakkında gördüklerimi ve düşüncelerimi aktarabilirim.

Başlayalım o zaman…

WhatsApp Image 2022 03 16 at 16.51.17

SALONA GİRDİM, SERGİYE GİREMEDİM…

Dün bir sergiye gittim.

Sergi dediysem bildiğimiz sergilerden değil, çünkü ortada bir sanat eseri yok!

Koca salonun duvarlarında çerçevelenmiş barkod işaretleri ile ortada duran birkaç obje var.

Serginin sahibi Resim-İş Bölümünden Arş. Gör. Dr. Ceren Tekin Karagöz.

Koca salonda bana tek tanıdık gelen bir kenarda duran kahverengi deri bir bavul. İçinde eski gazete reklamları ve bozuk para kavanozu var. Gerisini ne sen sor ne ben anlatayım derler ya aynen öyle…

Malumuz bendeniz X kuşağındanım.  Bilim ve teknolojiye ilgim herkes kadar, kuşağımın özelliklerinden biri geçişkenlik nedeniyle daktiloyu da kullandım, bilgisayarı da.

Ancak bilgisayara olan ilgim daktilo kadar. Daha çok yazma, yazılanı gönderme, yazılanı okuma odaklı. İşime yarayan bir iki şey dışında bir merak yok. Her yıl yenisi çıkan cep telefonlarına bakışım ise daha çok konuşma ve yine yazma amaçlı.

Bütün bunları neden anlatıyorum?

Şundan:

SERGİ VAR GÖREMEDİM…

WhatsApp Image 2022 03 16 at 16.52.50

“Bellek NFT” sergisini gezmek için teknoloji şart! Çıplak gözle görülecek bir şey değil.  Bildiğimiz sergilerde olduğu gibi karşıdan bayıla bayıla bakılmıyor. Bir kere cep telefonunda barkod okutucu programı şart. O da bende yok. İndirmek için de zaman lazım.  Çerçevelenmiş barkod işaretleriyle baş başa kaldım. Koca salonda bana tek tanıdık gelen şey kahverengi bavul. Daha önce söylemiştim; içinde gazete reklamları ve bozuk para kavanozu var. Dokundum hepsi sahici. Görmek ve ellemenin hazzını duydum.

Sanal ile gerçek arasındaki tercihimi yaptım. Tercihim gerçeklikten yana.

Bavulun hikayesini sonradan Ceren Hoca anlattı. Sanatın dijitalleşmesiyle sanat ile finans arasındaki ilişkiye bir gönderme imiş…

Yanılmamışım serginin odağı şimdilik bu SAHİCİ bavul. Elle tutulur, çıplak gözle görülür.

Serginin ana konusu Bellek NFT. Alt başlıklar; Bitcoin-Metaverse.

 Sergiye ana fikri veren “dijitalizmin sanat ve finans ilişkisi” her devrimde olduğu gibi yeni üretim ilişkisini ve üst yapı ilişkilerini tanımlıyor. Şimdilik anlatılanlar fil tarifine benziyor. Kimi kulağını, kimi kuyruğunu, kimi gövdesinin büyüklüğünden söz ediyor. Adı Dijital Devrim…

İki asır önceki Sanayi Devriminden farkı, insan bu kez makineyi kullanan değil; ya kendi makineleşecek, ya makineler tarafından kullanılacak. 

Ben kendi adıma buna pek hazır olduğuma emin değilim.

WhatsApp Image 2022 03 16 at 16.50.39

QR KODU VE TOLKİEN’İN ORTA DÜNYA KAREKTERLERİ…

Sergiye dönersek;

Dijital serginin kapılarını Ceren Hoca’nın telefonundan QR kodu okumasıyla yaptık.

Bir de ne göreyim? Bakılanla görülen aynı değil. İşin heyecanlı kısmı da tam bu.

Gördüklerim şöyle:

Duvarda asılı barkodların içindekilere eser değil, NFT deniliyor. QR kodu okumasıyla görülüyor. NFT’nin açılımı; Non-Fungible Token-Değiştirilemez Jeton. Ya da bazılarının deyimiyle tapu kaydı.

Sergi salonunda bunlardan tam kırk tane var.

Yirmi tanesi hareketli grafiklerden, yirmi tanesi Png görsellerden oluşuyor.

Png NFT’ler Tolkien’in yaratmış olduğu orta dünya karakterleri. Siz onları Yüzüklerin Efendisi’nden hatırlayacaksınız. Gandalf, Sauron, Witch King, Aragorn, İsildur, Legolos  vb.

Eee sergiden ne anladın derseniz?

Ceren Hoca diyor ki; “NFT İnternet, sanatı dünyadaki hemen herkes için erişebilir kılmış, bir yandan da kişisel bir arşiv yaratma imkânı vermiştir”

Gerçekten öyle mi?

Bunu şimdilik bilmiyoruz…

İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR...

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir