www.pauburada.com internet portalı, ‘Ne yaptığınızın farkında mısınız?’ başlığıyla yayınladığı haberle, bence çok önemli bir uyarıda bulunmuş…
Haberin detayını merak edenler, aşağıda ki görsele tıklayarak okuyabilirler…
Konu özetle şu:
Ak Parti’nin üniversite gençliğine yönelik faaliyet yürüten, kısa adı ÜNİAK olan Üniversiteli Ak Gençlik, diğeri de Pamukkale Üniversitesi İletişim Fakültesi bünyesinde faaliyetini yürüten öğrenci topluluğu olan Artı Gelişim Topluluğu…
Her ikisinin de kardeş kuruluş halinde çalıştığını, gerçekleştirdiği etkinliklerden anlamak mümkün…
Hatta başkanları bile aynı…
Yani ÜNİAK’ın başkanı olan Abdul Ahad Tanrıverdi hem Ak Parti Denizli İl Gençlik Kolları Başkan Yardımcısı, hem İl Üniversiteler Başkanı hem de PAÜ İletişim Fakültesi Bünyesinde faaliyetlerini sürdüren öğrenci topluluğu olan Artı Gelişim Topluluğu Başkanı…
Şimdi bunda ne var diyeceksiniz?
Bence de bir şey yok(…!)
Aslına bakarsanız, üniversite gençliğinin daha işin başında siyaset önemseyip, partilerin gençlik kollarında faaliyetle bulunmaları, kendilerini yetiştirmeleri hem demokrasinin hem de Türkiye Cumhuriyeti’nin geleceği açısından çok önemli…
12 Eylül yasakları nedeniyle siyasetten uzaklaştırılan Türk gençliği, teröre bulaşmadığı sürece, vatanına ve bayrağına sadakatini sürdürdüğü sürece, kendine uyan perspektiften bakan siyasi yapılanmalar içerisinde olmalı ve kendi doğrularını da şiddetten uzak, medeni ölçüler çerçevesinde, her ortam ve platformda (buna üniversiteler de dahildir) savunabilmelidir…
Ama; her düşünceden gencin eğitim gördüğü üniversite yönetimlerinin tüm öğrencilere ve öğrenci kulüplerine karşı eşit mesafede durması ve üniversiteleri partilerin siyaset okulu haline dönüştürmemesi şartıyla…
Yani bugün A partisi iktidarda, onun yakın olan gençlik örgütlenmelerine tüm olanakları sunalım; eğrisine, doğrusuna bakmadan her türlü etkinliğine izin verelim…
Yarın B, C veya D partisi iktidarda, A partisinin gençlerini hiçe sayalım gibi garabet bir durum yaratılmamalı…
——
Gelelim diğer bir konuya…
Denizli Büyükşehir Belediye Başkanı Osman Zolan, yukarıda bahsettiğim ÜNİAK ile Artı Gelişim Topluğu tarafından organize edilen ve PAÜ’ye yeni kayıt olmuş öğrencilere yönelik olduğu anlaşılan ‘Tanışma Toplantısı’ etkinliğine katılmış ve (Ak Partili belediye başkanı olarak değil) bu kentin belediye başkanı olarak (Ak Parti’nin üniversitesinin değil) bu kentin üniversitesinin yeni öğrencilerine seslenmiş…
İyi de etmiş…
Elbette ki bu kentin, kendisine oy veren veya vermeyen herkesin başkanı olan Başkan Zolan’ın, kentin üniversitesinin gençliği tarafından organize edilen bir toplantının baş konuğu olması kadar doğal bir şey yok…
Hele hele ev sahibi olarak Başkan Zolan’ı karşılayan, ağırlayan ve etkinliği onunla birlikte izleyen PAÜ Rektörü Prof. Dr. Ahmet Kutluhan’a da bu açıdan denilecek tek bir lafım yok…
Fakat; İşin içine Ak Parti İl Başkanını karıştırmak, bununla da yetinmeyip üniversite kampüsü içerisinde öğrencilere hitap etmesine izin vermek ve olayı ‘tanışma toplantısı’ndan çıkarıp, AK Parti organizasyonu haline dönüştürmek, bu da yetmezmiş gibi diğer Ak Partili yöneticilerle birlikte selfie çektirmek ve yine hep birlikte Ak Parti İl Gençlik Kolları kongresindeymiş gibi etkinlik alanında turlayarak, üniversiteli gençleri selamlamak…
Başkan Zolan ve Rektör Kutluhan için kesinlikle yakışık almamıştır ve kesinlikle yanlıştır…
Çünkü;
Sayın Başkan; siz Ak Parti’den seçilmiş bir belediye başkanı olabilirsiniz, ama çok iyi biliyorsunuz ki siz Denizli Şehri’nin belediye başkanısınız…
Sayın Rektör; siz de bu iktidarın tercih ettiği bir rektör olabilirsiniz; ama her düşünceden insanın, çocuklarını gönderdiği Denizli şehrinin tek üniversitesi olan PAÜ’nün rektörüsünüz…
Oldu olacak, parti bayraklarını da assaydınız da tam olsaydı…
Gediğin taşına gelecek olursak…
Gerçekten farkında mısınız? bilmiyorum ama…
Yarın, başka partilerin gençlik kolları da aynı tür organizasyonları yapmak için sıraya girdiğinde ne cevap vereceksiniz?
Hadi bunu geçtim…
Yarın siz muhalefete düştüğünüzde, iktidardaki parti aynı şekilde üniversiteyi böyle bir garabetle karşı karşıya bırakırsa, karşılarına dikilme hakkını kendinizde nasıl bulacaksınız?
Sizi bilmem; ama…
Bülent Öztürk olarak ben, bugün nasıl bu anormalliğin karşısındaysam, yarın da karşısında olmaya devam edeceğim…
