• Güncelleme: 15:03:06 - 5 Ekim 2022
  • Yayınlama: 10:07:42 - 5 Ekim 2022

Uyku tutmadı…

Kalktım ve bilgisayarın başına geçtim…

Uykumu kaçıran şeyin ne olduğunu sizlerle paylaşmak isterim…

Biliyorsunuz son bir haftayı, tüm Türkiye’de olduğu gibi, Denizli’de de oda seçimlerine kilitlenerek geçirdik…

Diğer odalarda başka aday olmadığı için, heyecan eşiği normal seyrindeydi…

Ama Denizli Sanayi Odası’nda durum çok farklıydı…

İki güçlü rakip ‘adayım‘ deyince, belki de DSO’nun tarihinde görülmemiş bir heyecan yaşanmasına neden oldu…

IKII
Size Yakışanı Yapın, Tarihe Geçin… 3

Okan Konyalıoğlu ve Selim Kasapoğlu…

Her ikisinin de artıları ve eksileri birbirini eşitleyince, ortaya DSO’nun ve dolayısıyla sanayi kenti Denizli’nin geleceğine (tercihe göre olumlu veya olumsuz) damga vuracak bir seçim sonucunun çıkmasına neden oldular…

Denizli’nin ve DSO’nun geleceği, diyorum

(Lütfen bu cümleyi, sadece yazının sonuna kadar aklınızda tutmakla kalmayın, DSO yönetim kurulu ve başkanının belirleneceği 11 Ekim tarihine kadar da unutmayın!)

Biliyorsunuz 4 Ekim Salı Günü 1.531 üyeli Denizli Sanayi Odası, gün boyu seçim heyecanı yaşadı…

Rekor bir katılım oldu; 1.200’a yakın üye oy kullandı…

Kullanılan geçerli oylarla, DSO’nun 17 Meslek Grubundan meclise girecek 37 isim belirlendi…

İşte bu 37 isime, Denizli’ye ve Denizli Sanayisinin geleceğine yön verecek olan DSO’ya karşı büyük bir sorumluluk yüklendi…

Neden mi?

Çünkü bu 37 isim, 11 Ekim tarihinde tarihi bir toplantı yapacak ve ‘Sanayi Kenti Denizli’nin’ 9 kişilik DSO Yönetim Kurulunu, Meclis Başkanını ve DSO Başkanını seçecek…

DSO Üyelerinin kullandıkları oyların (resmi olmayan) sonucuna göre Konyalıoğlu’nun yeşil, Kasapoğlu’nun sarı listelerinden meclise eşit sayıda üye girmeye hak kazandı…

Diğer bir deyimle, bir fire olmaması durumunda yapılacak bir oylamada, her iki adayda birbirine üstünlük sağlayamayacak…

Durum böyle olunca da seçimlerde her iki başkan adayının listesini tercih etmeyen beyaz (bağımsız) listelerden giren azınlığın tercihi sonucu belirleyecek…

Gelelim uykumu kaçıran asıl meseleye…

İki adayın da önünde, iki seçenekli bir tercih şıkkı duruyor…

Her iki adayda, ya başkan olmak ve yönetim kurulunda çoğunluğu sağlamak için bu anahtar konuma gelen üyelere büyük tavizler verecekler…

Ya da aile geleneklerine, kültürel seviyelerine ve dürüst kişiliklerine yakışanı, yani azınlığın değil de (eşit sayıda da olsa) toplamda kendilerini tercih eden çoğunluğun verdiği ‘sağduyulu’ mesaja saygı göstererek gereğini yapacaklar…

Diyeceğim şu ki;

Denizli sanayisinin geleceğini şekillendirecek bu fırsatı kaçırmayın…

Ele ele verin…

Koalisyon kurun…

Kelle hesabı yapanlara…

Siyaseten parsa toplamaya çalışanlara fırsat vermeyin!

Biriniz Başkan olun…

Biriniz Meclis Başkanı…

Olmadı, dönüşümlü olarak süreci yönetin…

Denizli Sanayi Odası olarak tüm Türkiye’ye örnek olun…

Daha da önemlisi, bireysel beklentilere esir olmuş bir DSO’nun, hiçbir şekilde uyumlu ve verimli bir çalışma ortamı yakalayamayacağının bilinciyle hareket edin…

Gereğini yapın…

Ve…

Tarihe geçin…

——–

Sözüm meclisten içeri: Ayrıca Denizli sanayisinin duayenlerine de buradan seslenmek isterim:

Bu iki değerli başkan adayı ile DSO’nun yarışa girmesi hem DSO için hem de Denizli için önemli bir kazanımdır

Ama verilecek olan kararın yükü ve sorumluluğu sadece onların üzerinde olmamalı…

Sizler de gerekirse 11 Ekim’e kadar işinizi, gücünüzü bırakıp, seçimler sonrası verilen, buram buram sağduyu kokan “güç birliği” mesajına sahip çıkın, katkı koyun…


Özür Notu: Öncelikle köşe yazıma yönelik, her kesimden gelen olumlu eleştirilerden dolayı teşekkür ediyorum… Bu arada istemeyerek de olsa, köşe metninde yer verdiğim ‘3-5 meclis üyesi’ cümlesi, bağımsız listeden gelen meclis üyelerini ‘aşağıladığım’ yönünde algıya neden olduğunu anladım. Gerçekte ise beyaz listeden gelen 11 meclis üyesinin 6’sının da iki aday arasında dağıldığını, geri kalan 5 üyenin ise henüz daha kararını netleştirmediği bilgisi üzerine ‘3-5’ şeklinde ifade etmeyi uygun gördüm. Maksadım kesinlikle birilerini aşağılamak değil, tam tersine köşe yazısının temelini oluşturan ‘güç birliğine’ karar vericileri davet etmekti. Bu nedenle de o kısımlarda düzeltme yapıyor, bu gibi seçimler sonrası, siyasi veya kişisel beklentiye dayalı taleplerin olabileceğini de unutmamak şartıyla, üzerine alınanlardan özür diliyorum.

İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR...

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir