• Güncelleme: 13:53:33 - 8 Ağustos 2022
  • Yayınlama: 13:53:32 - 8 Ağustos 2022

Dün yaşama gözlerini kapatan, Denizli Belediyesi’nin eski başkanlarından Mimar Ziya Tıkıroğlu, bugün sonsuzluğa uğurlanırken, Denizli’nin ‘Ziya Abisi’ile Gazeteci Seval Uysal’ın yaptığı son röportajlardan birini, Ziya Tıkıroğlu’nun değerli anısına gönderiyor, Şifre Haber olarak Allah’tan rahmet, yakınlarına da baş sağlığı diliyoruz…

SEVAL UYSAL/ RÖPORTAJ…

Adınız kendi yaptırdığınız tiyatro binasına verildi. Neler hissediyorsunuz?

-Ben ilkleri seviyorum galiba. Açık hava tiyatrosu benim için çok önemli, bir simge. Yapıdan ziyade, mücadele belgesi. Yaşarken, Belediye başkanımız ve belediye meclis üyelerinin böyle bir jest yapması beni çok mutlu etti.

-Açıkhava Tiyatrosu sizin için neden bu kadar önemli?

-Ben mimarım ve mimarlık da güzel sanatlar dalıdır.Denizliliyim ve Denizlili insanının gereksinimlerini düşünmek zorundayım. İnsanımızın gelişmesi sanatsal ve kültürel açıdan tamamlanması gereken bir boşluktur.

WhatsApp Image 2022 08 08 at 09.46.15

-1985 yılında Açıkhava tiyatrosunu yaptırırken tepkiler aldınız mı?

-Hakkımda birçok şey yazıldı. Hatta bir gazetede “Belediye başkanı mısın, kültür müdürü müsün?” manşeti atıldı. Bir milletvekilimiz ”bizim 10 yatırımımız varsa tiyatro 8 veya 9.ncu sırada gelir. Herşey bitti tiyatro mu kaldı?” dedi. Aslında orası sadece tiyatro değildi. Yapılan tesis bir kültür sanat merkeziydi. İsmi de senelerce “Denizli Belediyesi Kültür ve Sanat Merkezi”olarak kaldı.

-İsmini kim değiştirdi?

-Sayın Ali Marım arkadaşımız gider ayak burasını kiraya verdi. Biz buna karşı çıktık. Kiralandıktan sonra adı da silindi. Layık olduğu şekilde kullanılmadığı inancındaydım, çok üzüldüm. Ali Aygören’de bir şey yapamadı ama…Sayın Zeybekci orayı kiracıdan kurtararak, belediyenin kullanımına açtı.

-Döneminizde kültüre ilişkin neler yaptınız?

-22 yıl geriye bakmak gerekiyor.O zaman Denizli’de toplanacak bir salon yoktu. Çatalçeşme Parkı’nın olduğu yer bir kıraathane gibiydi. Belediye işçilerinin yemek yedirildiği bir kapalı alandı. Oradaki nikah sarayı da kullanılacak olan oda tiyatrosunu yaptık. Arkasından Türk Sanat Müziği çalışanlarını Belediye meclis salonunda teşkilandırdık TRT’den hocalar getirdik, THM güçlendirdik, folkloru ve tiyatro çalışmalarını başlattık. Tüm bunları zor koşullarda çok az bütçelerle yaptık.

DÜĞÜNLERDE MAYTAP ŞELALERİ AKIYOR…

-Bu şehrin insanları neredeydi?

-Biz mümkün olduğunca ekonomik yapmaya çalıştık. Örneğin Açıkhava tiyatrosu 90 milyon liraya mal oldu. Kültür sanat etkinliklerindeyse ufak tefek yardımlar oldu ama bugünkü gibi büyük rakamlar değildi. Rahmetli Doğan Demircioğlu, Esat Sivri, Ahmet Tuncay. Onları da miktarlarını belirterek, plaketle ödüllendirdik. Ama biz de karşılığını veremeyeceğimiz bir şeyi istemedik.

-Siz talep etmediniz de şehrin insanları neden katkıda bulunmadı. O güne kadar neden bir sinema salonu açmamışlar?

-Hala açmazlar. Biz DESAV olarak külttür etkinliklerine katılım sağlamak için bile icabında yalvar yakar oluyoruz. Hatta bazen kızıp sinirleniyoruz. Şartlar bu durumda. Bizim insanımız kültür sanatı lüks görüyor. Gereksinim olduğunu kabullenemiyor benim insanım.

Ama bir misafiri geldiğinde bütün parasını saçıp savurup meyhanelerde ziyafet çekiyor, düğünlerimize gidin seyredin. Şelaler akıyor, maytap şelaleleri akıyor biliyor musunuz? halbuki bunları yaparken biraz da, arka planda kalan halkı düşünerek bir şeyler yapılsa, hayır işlemiş olacaklar.

WhatsApp Image 2022 08 08 at 09.46.26
Tıkıroğlu’nu, Seval Uysal’ın Kendisiyle Yaptığı Son Röportajla Sonsuzluğa Uğurluyoruz… 6

DENİZLİ’NİN HERŞEYİ YERLİ YERİNDE…

-Bugünkü deneyiminizle 22 yıl geriye gitseniz ne yapardınız?

-Amerika’yı yeniden keşfetmeye gerek yok. Örnekler var elimizde; Eskişehir’i gidin görün. Eskişehir’i eskiden biliyorsanız bugünkü haline gördüğünüzde çıldırırsınız. Yapılabilenlerin aynısını yapmak isterdim ve de yapardım. Bazıları diyor ki, “Denizli’nin neresi doğru?” ben buna katılmıyorum. Denizli’nin her şeyi yerli yerinde, bu haliyle de güllük gülistanlık yapılabilir.22 yıl öncesine gitsem Denizli’de ısrarla Güzel Sanatlar Fakültesinin kurulması için uğraşırdım. 25 bin üniversite öğrencisiyle bu kentin kaynaşması ve yeni bir kültür oluşması için uğraşırdım. Bunun için de Devlet Tiyatrosu, Güzel Sanatlar Fakültesi şart.

-Peki 20 yıl önce bunu neden yapmadınız ?

-Niye yapamadım? Devlet Tiyatrosu konusu apayrı bir kanun meselesi. Biz onun yapı taşlarını koymaya çalıştık. Amatör Tiyatrolar Şenliği’ni başlattık. Sadık Aslankara ve Denizli Belediyesi’nin gayretleriyle oldu. Sadık Aslankara sonradan bizle kötü oldu ama, eğer tiyatro şenliği gerçek gelişimiyle sürseydi bugün Denizli’de Devlet Tiyatrosu olurdu. Basamak basamak çıkılıyor, tepeden inme olmuyor herşey.Bir zamanlar Denizli’de bando bile yoktu. Ama bugün bir oda orkestrası olsun istiyoruz. TSM korosu istiyoruz. Denizli insanı kendi orkestrasını, korosunu izlesin diyoruz.

HEYKELİ MUZIR OLDUĞU İÇİN KALDIRMADIK…

-Siz ihtiyaç hissettiriyorsunuz, insanların çok derdi değil gibi?

-Bu hissettirilerek olacak bir şey, zorla insanların boyunlarına ip bağlayıp konsere götüremezsiniz. İhtiyaç duyar hale getirilmeli.

– Candoğan Parkı’ndaki çıplak kadın heykelini muzır bulup, Pamukkale’ye sürdüğünüz iddialarına ne diyorsunuz?

-Biz o heykeli muzır bulmadık, Candoğan Parkı’nı yapan Selami Sözer’in projesinde yeri olmadığı için kaldırdık. Ben buna itiraz edemezdim, projeci o, uygulayıcı onlar. Bu heykel o projeye uygun değildi. Onun ifadesiydi bu, biz de katılmıştık bu fikre. Pamukkale’ye götürüldü ve havuz başına kondu. Ama sonradan ihmal edildi, metruk bir halde geldi. Muzır olduğu için kaldırıldı lafı bir yakıştırmadı, benim bu kadar sanata düşkünlüğümden sonra konuşulursa yanlış olur. Ben heykele karşı değilim.

WhatsApp Image 2022 08 08 at 09.47.14
Tıkıroğlu’nu, Seval Uysal’ın Kendisiyle Yaptığı Son Röportajla Sonsuzluğa Uğurluyoruz… 7

BENİ KOLTUK ETKİLEMEDİ…

-Heykele karşı değilsiniz ama neden ne sizin dönemizden yapılmış bir heykel yok?

-Bir heykel girişimimiz oldu. Atatürk Parkı önüne bir heykel yaptırmak istedik. Hüseyin Altın’la görüştük ikizkenar üçgen çeşmenin projesini ve maketini yapıp göndermiş. Onun eserleri hep soyuttur, mermer işçiliğine dayanır. Kümürcüoğlu Nihat arkadaşım rica minnet yaptı ama maalesef istediği gibi olmadı, çeşmesi suyuyla çalıştırılmadı. Geçen gün Belediye Başkanımıza gittim, resimlerini gösterdim. İlgileneceklerini söyledi.

-Belediye başkanıyken her şeyi yapmak kolay gibi görünüyor, belediye başkanlığı bittikten sonra günlük hayat nasıl oldu?

-Ben belediye başkanı olduğumda hiçbir şey değişmediği için, bittiğinde de değişen bir şey yoktu. Çünkü ben 5 sene emanet bir makamda oturduğumu biliyordum. Mimarlığa kaldığım yerden devam ettim.

-Gündemde kalma ihtiyacı hissediyor mu insan?

-Bir başkan arkadaşımız benim hakkımda “gündemde kalmak için çırpınıyor” demişti. Asla, kesinlikle, ben sokakta yürürken selamlaştığım insanlar vardı, hala var. 20 yıl sonra bile elime sarılan insanlar var. Bu bana yetiyor. Başka bir sermayeye ihtiyacım yok.

HASAN GÖNÜLLÜ’NÜN İKİ ÖNERİSİNİ DİNLEDİK. ÇOK İŞİMİZE YARADI…

-22 sene içinde tecrübelerinizden yararlandılar mı?

-Açık açık söyleyeyim mi? Sayın Marım 10 yıl başkanlıkta kaldı. 10 yıl içinde bir defa bile sormadığı gibi, bir gün kapımı çalıp da bir kahvemi içmemiştir. Hatta benim büronun alt katında Graff Art’ın açılışına, hayırlı olsuna geldi, bir üst kata benim yanıma çıkmadı.

-Belki sizin orda olduğunuzu bilmiyordu?

-Belki…bilmemesi mazeret mi? Sayın Aygören’de bir tek konuda fikrimi almadı. Jeotermal konusunda bile sormadı. Ben makamına gidip jeotermal konusunda deneyimimiz olduğunu söyledim ama ilgilenmedi. Nihat Bey’in hakını teslim etmem lazım.

-Nihat Bey fikirlerinizi soruyor mu?

-Soruyor. Benimle görüşüyor, mütaala ediyoruz. Fikirlerimi aktarıyorum.

-Peki siz eski başkanlardan görüş alır mıydınız?

-Evet Hasan Gönüllü’nün iki önerisi vardı, dinledik ve işimize çok yaradı. 1-Tavukçuluk istasyonu şehirden kalksın. 2-Gökpınar’ın suyunun tapusu belediye üzerindedir ama TEK kanunu yüzünden belediye suyundan yararlanamamaktadır. Üzerine gidin.”

WhatsApp Image 2022 08 08 at 09.46.41
Tıkıroğlu’nu, Seval Uysal’ın Kendisiyle Yaptığı Son Röportajla Sonsuzluğa Uğurluyoruz… 8

DESAV’DA BİR ARPA BOYU YOL ALAMADIK…

-Kitap yazmak nerden aklınıza geldi?

-Ölüm… Gideceğiz, hepimiz faniyiz. Hatıralarımız unutulmasın istedim. Kendi yaşantımı da içine alarak belediye başkanlığı dönemini de not etmeye başladım. Fotograflar da vardı. Bu sırada Altan Öymen’in kitabı elime geçti. Ondan cesaret aldım, kitap haline getirdim. Amacım “Nerden geldik, nereye gidiyoruz?” bilinsin istedim. İki kitap oldu. Şimdi de gezdiklerim gözdüklerimi anlatmak istiyorum. Bu benim için bir hobi.

-Bir hobi de DESAV galiba?

-DESAV istediğim gibi gitmiyor, benim istediğim bu değil. İstanbul, izmir, Ankara’daki gibi bir sanat vakfı haline gelsin istiyordum. Ama maalesef geldiğimiz günden beri aldığımız mesafeyi ben bile takdir edemiyorum. Yeterli görmüyorum. Bizimde yanlışımız eksiğimiz vardır ama, bir türlü kurumsallaşma gerçekleşemedi. Ben 7 senedir başkanlığını sürdürüyorum ama bir gün gelecek bırakacağım. Benden sonra gelenlerin bu işi sahiplenip yürütmesi için kurumsallaşması lazım. Bunun için çalışıyoruz ama bir arpa boyu yol alamadık

BÜYÜKLERİMİZDEN YARDIM İSTİYORUZ…

-Neden?

-Kabahati kimsenin üzerine yıkmak istemiyorum ama büyüklerimizden yardım almak istiyoruz. Büyüklerimiz desteklesin, emir versin, önümüzü açsın.

-Büyükleriniz kim?

-Siz bilmiyor musunuz? Büyükler, belediye başkanımız, valimiz, miletvekillerimiz..

-Onlarda nerenin kulu olacaklarını bilemiyorlar. Denizlispor onlara bakıyor, DESAV onlara bakıyor, hayır işleri onlara bakıyor. Bir terslik yok mu bizim onlara bakışımızda?

-Bizim istediğimiz para desteği değil ki, biz Denizlispor gibi 20 trilyon istemiyoruz. Yüzde bir bütçemiz olsa yeter.

-İçinize sine sine en büyük eserim dediğiniz nedir?

-Zümrüt Evler projesi. Bir banliyö fikridir. Hiç yoktan, “olmaz” denilen, “kimse burada oturmaz” denilen, “delirdi Ziya” denilen Zümrüt Evler projesi benim en büyük eserimdir…

İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR...

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir