• Güncelleme: 17:14:51 - 1 Şubat 2023
  • Yayınlama: 18:09:15 - 18 Temmuz 2020

14 Temmuz tarihinde, bu köşeden ‘İhbar ediyorum!’ başlığıyla bir yazı kaleme almış, yazıda da, bir dönemin AK Parti İlçe Başkan Yardımcısı ve Merkezefendi İlçesi Ak Parti Kurucu İlçe Başkanı olan Ahmet Kayhan’ın, savcılık tarafından alınan ifadelerine yer vermiştik.

Yer vermiştik, çünkü;

ahmet kayhan

Resmi ifade tutanaklarına geçen, ayrıca Kayhan tarafından mahkemelerde dillendirilen, ve tabi ki kamuoyunu yakından ilgilendiren Denizli Büyükşehir Belediyesi’ndeki olup bitenleri, noktasına virgülüne dokunmadan aktarmıştık.

Neleri aktarmıştık ve sormuştuk?

Özetle:

  • – …Kayhan ilçe başkanı olarak atandıktan sonra yönetim oluşturma sürecini başlattığını ve yönetime isim almak için Başkan Zolan’ın yanına gittiğini, Zolan’ın da danışmanı Mehmet Çağrı Sebzeci’yi çağırdığını, ondan isim istediğini, Sebzeci’nin de sonradan, FETÖ’nün belediyeler ve siyaset imamı olduğu iddia edilen kişinin ismini vererek (Yurt dışına kaçarken Antalya’da yakalandı. Yargılaması sürüyor.) “Abi bu konu ile ilgili olarak Davut Hoca ile bir görüş istersen’ dediğini, buna anlam vermekte zorluk çektiğini,
  • Yine o dönemde, belediyede imar işleri ile ilgili FETÖ elamanı olan birinin müteahhitlerden yardım adı altında ciddi paralar aldığını, bu alınan paralarında FETÖ terör örgütüne gittiğini, kamunun zarara uğratıldığını ve buna da göz yumulduğunu,
  • Belediye bünyesinde faaliyet yürüten BELTAŞ isimli bir şirketin olduğunu, istenmediği zaman fatura ve fiş kesilmediğini, kayıt dışı oluşan paranın dağıtımı veya kullanılması konusunda, danışman olarak görev yapan Çağrı Sebzeci’nin devrede olduğunu,
  • Yine Denizli Büyükşehir Belediyesi’nin matbaa işlerinin büyük bir bölümünün, Danışman Mehmet Çağrı Sebzeci tarafından yürütüldüğünü, kesilen fatura ile basılıp gelen ürünlerin sayısı arasındaki farkın kimse tarafından bilinmediğini, belediye basın daire ve beyaz masa personelinin, aynı kişinin kontrolünde, hiç yetkisi olmadığı halde kullanıldığını ve yönetildiğini…
secim kampanyasini yuruttu ihaleyi kapti 673631 5

Savcılık belgelerine dayanarak noktası, virgülüne dokunmadan yayınlamış ve Başkan Zolan ile Danışmanı Mehmet Çağrı Sebzeci’ye şu soruları sorarak köşemi bitirmiştim:

  • Sayın Başkan Zolan ve danışmanının, kendileriyle ilgili detaylı olarak ifade tutanaklarına geçen bu suçlamalardan haberleri oldu mu?
  • Her hangi bir yetkili tarafından ifadeye çağrıldılar mı?  Çağrıldı iseler, savunmaları ne oldu?
  • Herkesin konuştuğu, benim ise tutanak belgesini yayınlayarak dile getirdiğim bu suçlamalarla ilgili olarak, yetkililer çağırmasalar bile, yaptıkları görev nedeniyle kamu hizmeti verdikleri için, kamuoyuna karşı bir açıklama yapma sorumluluğu duyuyorlar mı?

Son gelişmelere baktığımızda, bırakın açıklama yapma sorumluluğunun duyulmasını, tam tersine kişi haklarına saldırdığımız gerekçesiyle, mahkemeye başvurarak, sanki belediyenin kamusal kimliğine saldırı varmışcasına, belediyenin avukatını da devreye sokarak şikayetçi olunmuş ve bu köşe yazımla ilgili yayın yasağı talebinde bulunmuştur. Mahkeme de, bu talebi yayın yasağı kararı almıştır.

4
CEVAP VERMEYİ DEĞİL, YASAĞI TERCİH ETTİ… 7

Adaletin kestiği parmak acımaz da…

Türkiye Cumhuriyeti’nin yasalarıyla işleyen mahkeme ve onun karar merci olan hakim, kararında şu gerekçeleri dile getirmiş, benim köşe yazımı, aşağıda ileri sürdüğü gerekçelerle bağdaştırmamış ve yayın yasağı almayı uygun bulmuştur:

2 1
CEVAP VERMEYİ DEĞİL, YASAĞI TERCİH ETTİ… 8

“Temel ölçüt; toplumun ve dolayısıyla kamunun yararıdır. Yazılı ve görsel basın, yukarıda sayılan işlevlerini yerine getirirken, özellikle yayının gerçek olmasını, yayında kamu yararı bulunmasını, toplumsal ilginin varlığını, konunun güncelliğini gözetmek; haberi verirken de özle biçim arasındaki dengeyi korumak zorundadır. Ayrıca basının, objektif sınırlar içinde kalmak suretiyle yayın yapmak yükümlülüğü bulunmaktadır.”

Yayının gerçek olması: Yayın tamamen, savcılığın talimatıyla alınan ifade tutanağına dayanmaktadır.

Kamu yararı: Köşe yazımda, hiçbir şekilde Başkan Osman Zolan’ın kişilik haklarına saldırı da bulunulmamıştır. Tam tersine, kamu görevi yaptığı için, kamu ZARARI içeren korkunç iddiaların, aslının olup olmadığı irdelenmiştir.

Objektif sınırlar: Köşe yazımda, tamamen objektif ve belgeye dayalı gazetecilik prensiplerine uyulmuş, savcılık ifade tutanağında yer alan iddialarla aynen yayınlanarak, kamu çıkarı ve hakkı ile, söylenenlerin doğruluk payının olup olmadığı, yine kamu adına SORULAN sorularla öğrenilmek istenmiştir.

Bülent Öztürk diyor ki…

Yayın yasağı kararı, mahkeme aracılığıyla ne bana, ne de Şifre Haber tüzel kimliğine resmi olarak iletilmemiştir. Belediyenin avukatı arkadaş ( eğer doğruysa!) whatsapptan atmış, telefonla da görüştüğümüzde de kendisine, iki ayrı mail adresimi ileterek “ Lütfen bu kararı mail ortamında da gönderin. İnceleyeyim ve ona göre hareket edeyim” denilmiştir. Sağ olsun whatsapptan atmış; (köşe yayına hazırlandığı son ana kadar, maillerimize gelen bir şey de olmadı) ben de kendisine dönerek, “Bu karara göre muhatap biz değiliz…” dedim. Ama ne yazık ki derdimi tam anlatamadım, çünkü kendileri çok heyecanlıydı ve beni dinlememek için özel çaba gösteriyordu.

Şimdi buradan bir kez daha anlatayım…

Yüce mahkememizin, 5651 sayılı kanunun 9. Maddesi uyarınca ERİŞİMİN ENGELLENMESİNE, yönelik verdiği karar da aynen şöyle denilmektedir:

1 1
CEVAP VERMEYİ DEĞİL, YASAĞI TERCİH ETTİ… 9

“…5651 sayılı kanunun 9. Maddesi uyarınca ERİŞİMİN ENGELLENMESİNE. Kararın bir suretinin infazı, internet içeriğine erişiminin engellenmesi için UYAP üzerinden ERİŞİM SAĞLAYICILARI BİRLİĞİNE DERHAL GÖNDERİLMESİNE, Kararın talep edene tebliğ EDİLMESiNE…”

Açıkça anlaşılacağı gibi de, kararın muhatabı Erişim Sağlayıcıları Birliği’dir. Bir nüshasının da, bu kararı talep eden, belediyeye verilmesine hükmedilmiştir. Ve bu Türkiye genelinde de böyle uygulanır. Mahkeme kararı ulaşan birlik, düğmeye basar ve ilgili linke ulaşımı engeller. Engellediği günden itibaren de, yayıncı kuruluş olarak bizim itiraz süremiz başlar.

Buradan, ‘aba altından sopa gösteren’ belediyenin avukatı hanfendiye ve Sayın Başkan Zolan’a sesleniyorum…

Ben yaptığım haberde, kamu yararı gözettiğime inanıyorum. Ve tamamen belgeye dayalı, basın özgürlüğü sınırları içerisinde habercilik yaptığımı düşünüyorum. Bu karardaki muhatap da, icra makamı görevini yapan Erişim Sağlayıcıları Birliği’dir. İlgili birlik gereğini yapar veya ‘yayıncı kuruluş olarak’ bize yasal bir tebligat gelirse, adaletin kestiği parmak acımaz, deyip gereğini hemen yerine getiririz.

Bunun dışında, avukatınızın dediği şekliyle yasal yollara başvurup, hakkınızı ararsınız, bende her mahkeme de, sorduğum soruların cevabını almak için elimden gelen çabayı gösterir, görevim gereği de bunu kamuoyu ile paylaşmaktan büyük memnuniyet duyarım.

Hiç değilse, bu vesileyle mahkemeler huzurunda, savcılık ifade tutanaklarına geçen bu korkunç iddiaların, soruşturulup, soruşturulmadığını da öğrenmiş oluruz… Saygılarımla…

İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR...