• Güncelleme: 12:16:09 - 4 Kasım 2020
  • Yayınlama: 12:16:09 - 4 Kasım 2020

Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde (TBMM) grubu bulunan 5 parti dün ortaklaşa Depremde Alınması Gereken Tedbirlerle İlgili Meclis Araştırması önergesi verdi. Önerge üzerine söz alan CHP İnsan Haklarından Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı ve Denizli Milletvekili Gülizar Biçer Karaca, 1999 depremi sonrasında müteahhitlerden hesap sorulurken bazı davaların zaman aşımı nedeniyle düştüğünü bazı davalarda ise verilen cezaların ertelendiğini söyleyerek, “Ortaya cezasızlık çıktı. Umarım kurulacak komisyon sanıkları cezasız bırakan, depremde zarar görenlerin bir kez daha canını yakan bu anlayışın araştırılmasına vesile olur” diye konuştu.

DÜZCE VE YALOVA DAVALARI
Doğal afetlere karşı tedbir alınmamasını insanın yaşam hakkını elinden almak olarak nitelendiren Karaca, “1999 yılında 11 yurttaşımızın hayatını kaybettiği Düzce Ömür Hastanesindeki dava, 36 kişinin hayatını kaybettiği Düzce Ersoy Apartmanı, 98 kişinin hayatını kaybettiği Yalova Ceylankent Sitesi, 58 kişinin hayatını kaybettiği Kocaeli Ubay Apartmanı gibi davalarda ya zaman aşımına uğrandı ya da cezalar ertelendi. Yani cezasızlık ortaya çıktı” ifadelerini kullandı.

Komisyonun deprem vergilerinin nereye harcandığını da araştırmasını isteyen Karaca, “Deprem vergilerini sorduğumuzda ‘otoyollara harcadık’ dediler. Karadeniz’deki çevre yolunda yaşanan sel felaketinde vatandaşlarımızın yaşam hakkı elinden alındı. Bunlar o parayla yapılan otoyollardır” diye konuştu.

İŞTE DETAYLAR
Parti grubu adına konuşan Karaca meclis kürsüsünden şu ifadeleri kullandı: “En temel insan hakkı, yaşam hakkıdır. Anayasa’nın 17’nci maddesinde düzenlenen yaşam hakkını korumak, sağlamak bu Anayasa’ya göre yürütme erkini elinde bulunduran iktidara aittir. Şimdi, burada “Yaşam hakkıyla doğal afetin ne ilgisi var?” diyebilirsiniz. Doğal afetler… Evet, deprem, bir doğal afettir ama deprem, doğal afet olarak yaşam hakkının elinden alınmasını gerektirecek bir doğal afet değildir. Neden mi? Şöyle ki: Doğal afetlere karşı tedbirlerle, doğal afetlere karşı alınacak önlemlerle ve yapılacak olan yatırımlarla yaşam hakkı ihlali engellenebilir ve ortadan kaldırılabilir.

2020 yılında dünyada, Türkiye’deki Elâzığ ve İzmir depremi hariç 6,5’tan yüksek şiddette 20 deprem meydana gelmiş ve bu 20 depremde 13 kişi yaşamını yitirmiş. Ancak Türkiye’de; Elâzığ depreminde 41, daha geçtiğimiz günlerde, Cuma günü yaşanan İzmir depreminde şu an itibarıyla 109 vatandaşımız yaşamını yitirmiş. Demek ki deprem, doğal afet olarak yaşam hakkının elinden alındığı bir sonuca ulaşmayabilir. Yeter ki siyasi erkin iradesi yurttaştan, vatandaştan ve yurttaşın yaşam hakkından yana olsun. Bu komisyonun kurulmasına elbette bizler de “Evet.” diyeceğiz. Bu komisyon neleri araştırsın? Şunları isteriz: 1999 yılında 11 yurttaşımızın hayatını kaybettiği Düzce Ömür Hastanesindeki dava, 36 kişinin hayatını kaybettiği Düzce Ersoy Apartmanı, 98 kişinin hayatını kaybettiği Yalova Ceylankent Sitesi, 58 kişinin hayatını kaybettiği Kocaeli Ubay Apartmanı gibi davalarda ya zaman aşımına uğrandı ya da cezalar ertelendi. Yani cezasızlık ortaya çıktı. Bu komisyon, depremde yaşamını yitiren vatandaşlarımızın yakınlarını bir kez de sanıkları cezasız bırakarak canlarını yakan bu anlayışın ve sebeplerinin de araştırılmasına vesile olsun isterim.

Yine, bu komisyonda -deprem paralarından bahsedildi- şunu isterim, Cumhuriyet Halk Partisi olarak bizler şunu talep ederiz: 1999 depreminden sonra geçici olarak kanunla yasallaşan ama 2003’te kanunlaşan ve daimi hâle getirilen Özel İletişim Vergisinden toplanan 35 milyar dolarlık paranın nereye gittiğinin de araştırılmasını ve bu paranın nerelere harcandığının da araştırılmasını isteriz. Deprem paralarının nereye gittiğini sorduğumuzda bize verilen cevap “Otoyollara harcadık.” dediler. Deprem paralarıyla yapılan o otoyollar bu kez başka bir yaşam hakkı ihlali; Karadeniz’de yapılan çevre yolunda yaşanan sel felaketlerinde vatandaşlarımızın yaşam haklarını elinden almıştır.

Değerli milletvekilleri, evet “İnsan hakkı en temel yaşam hakkıdır.” dedik. E, yaşam hakkına “En temel insan hakkı.” dedik. Bu deprem paraları olarak toplanan 35 milyar dolar lirayla Anayasa’mızın 57’nci maddesinde düzenlenen “Konut Hakkı”nın da yerine getirip getirilmediğini de sormanızı isteriz, araştırılmasını isteriz.

Yine, Cumhuriyet Halk Partisi olarak 2018 yılında imar barışı -barışı tırnak içerisinde söylüyorum- imar rantına “Evet.” diyen o yasada şöyle bir gerekçeniz vardı, dendi ki: “İmar affından gelen paraları, depremde binaların güçlendirilmesi ve depreme dayanaklı hâle getirilmesi için kullanacağız.” Bunun için 23,5 milyar lira para topladınız. Bu paranın da depremde kullanılıp kullanılmadığını, eğer kullanılmamış ise bu harcanan paraların yerine harcanmamasından dolayı sorumluların kimler olduğunu da lütfen araştırın isteriz.

Evet, bu araştırma komisyonu, bugüne kadar 58 kez verilen önerilerimizin, reddedilen önerilerimizin sonrasında, maalesef, İzmir’de 109 vatandaşımızın yaşam hakkının elinden alınmasından sonra tekrar buradan oy birliğiyle geçerek tekrar araştırma komisyonu kurulacak”

İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR...