• Güncelleme: 20:40:52 - 2 Ağustos 2022
  • Yayınlama: 19:46:56 - 2 Ağustos 2022

Sosyal medyayı, gazetecilik mesleğim gereği yakından takip ederim…

Yine mesleğim gereği, (aktif gazetecilik yaptığım için)farklı görüş açısından insanların paylaştıkları yazılar, görseller ve videoları çok beğensem veya tepki göstersem de, beğenmemeyi, paylaşmamayı tercih ederim…

Amaa…

Bu topraklar üzerinde doğup nefes alma şansını yakalayan her vatandaşımızın faydasına olabilecek konularda da (yine mesleğim gereği) uyarmak, dikkat çekmek, bakış açısına katkı koymak adına üzerime düşeni yapmaya çalışırım…

İşte bu köşe yazısına konu olan sokak röportajı videosu da benim için, bahsettiğim istisna kapsamına girdi…

KOYUN GIBI...

Sokak röportajının nerede yapıldığını, konuşanın kim olduğunu, röportajı yapan kişi ve kurumun (mikrofon süngerindeki yazı okunmadığı için) bilmiyorum…

Sadece video üzerinde @zkusagindaniz mahreci bulunuyordu… Emeği geçen arkadaşlar, bu köşe yazısını okuduklarında bana ulaşırlarsa gerekli eklemeleri yapacağımdan emin olabilirler…

Neyse asıl konumuz videoyu çeken değil, bu sokak röportajına 58 saniye konuşarak, Türkiye’nin bir türlü düzlüğü çakmamasının birincil nedenini ortaya koyan vatandaşımız söyledikleri

Konuşmasına Nazım Hikmet’in ‘Akrep Gibisin Kardeşim’le başlayıp, ‘Koyun Gibisin Kardeşim’le devam eden ve ‘Canım Kardeşim’le biten şiirine atıfta bulunarak başlayan vatandaş, 58 saniye içerisinde yaşadıklarımızın müsebbibinin kim olduğunu, inanılmaz bir örnekleme ile dile getiriyor…

Vatandaşımızın sözlerinden tek bir kelimeyi bile buraya yazarak, onun etki gücünü aşağıya çekmek istemiyorum

Buyurun izleyin…

Bu videoyu izledikten sonra üzülmedim desem yalan olmaz; ama aynı zamanda da umutlandım

Bu ülkede, gerçekleri bu kadar etkili ve yerinde cümleler kurarak kullanan bir tek insanın bile var olduğunu görmek, (sizi bilmem ama) beni umutlandırdı…

Bu arada…

‘Koyun gibisin be kardeşim’ lafının, halk arasında (değişik versiyonlarıyla) dolaşan ‘Hüsmen’le Koyunu’ fıkrasından ilham alındığı da rivayet edilir…

Yeri gelmişken,  ‘mizahın’ günahı, ‘teşbih’ in de hatası olmaz diyerek ve sizlerin de hoşgörüsüne sığınarak, o fıkrayı da buradan paylaşmak isterim:

Hüsmen’in koyunu bir türlü hamile kalamıyormuş.

   Ramiz; “Komşu köyde bir koç olduğunu, koyununu bir de ona götürmesini” söylemiş.

   Hüsmen koyununu el arabasına koyup, komşu köye götürmüş.

“Olur” demiş Koç sahibi “Ama 300 liranı alırım.”

   Hüsmen 300 lirayı peşin verip koyun ile koçu çiftleştirmişler. Hüsmen sormuş:

-“Koyunumun hamile kaldığını nasıl anlaacam be agacım?..

-“Sabah kalktığında koyunun ayakta ise hamile diil, yatıyosa hamile” demiş koçun sahibi.

   Sabah olunca Hüsmen telaşla ahıra koşmuş, koyunun ayakta olduğunu görünce çaresiz koyununu el arabasına koyup yine komşu köye gitmiş.

   Koçun sahibi bu defa 200 lirasını almış ve Hüsmen’in sormasını beklemeden:

-“Sabah kalktığında koyunun ayakta ise hamile diil, yatıyosa hamile” demiş.

   Ertesi sabah Hüsmen yine koşmuş ahıra, koyun yine ayakta…

-“Son bi defa daa gideyim” demiş.

Atmış koyununu el arabasına tutmuş komşu köyün yolunu…

-“Bi 100 lira ver olur” demiş Koçun sahibi… Hüsmen 100 lira daha verip, koyun ile koçu birleştirmişler.

   Ertesi gün Hüsmen yattığı yerden karısına seslenmiş:

-“Te be Asibe, bak bakalım bu mübarek ayakta mı yoksam yatar mı?..”

   Az sonra Hasibe dönmüş.

-“A be Hüsmen” demiş gülümseyerek “Koyun el arabasına binmiş seni bekler!..

                                    * 

 (Umuda Yolculuk-Memduh Bayraktaroğlu/Ali Baykal Can’ın sayfasından…)

————————–

Not: Köşemi Bitirdikten sonra, Büyük Usta Nazım Hikmet’in ‘köşemize konu olan’ şiirini de, Değerli Tiyatro Sanatçısı Genco Erkal’ın sesinden sizlere dinletmezsem olmayacaktı…

Buyurun…

İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR...

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir